16 Aralık 2008 Salı

Klasik diyetlerin kurallarını rafa kaldıran Taş Devri diyetinde kırmızı et düşmanlığı bitiyor!

Her yaşta sucuk, kavurma hatta pastırma bile serbest! Tek bir şartla; yediğinizin özgürce otlayan hayvanların eti olduğuna dikkat edeceksiniz.

Kendi geliştirdiği Taş Devri diyetinde etin serbest olduğunu vurgulayan ve "Kırmızı et düşmanlığını bitirelim" diyen Prof. Dr. Ahmet Aydın, proteini yani eti nasıl yememiz gerektiğini anlattı:




Taş Devri diyetini her yaşta uygulamak mümkün mü?

Bu bir yeme stili, anne karnındayken bile uygulanmasını öneriyoruz. Bir kadın hamile kalacaksa, altı ay önceden bu diyete başlamasını öneriyorum ki, sağlıklı bir şekilde çocuğu doğabilsin.

Bu diyet etkisini uzun dönemde mi gösteriyor?

Bu diyette, üç gün içinde kendinizi çok rahat hissediyorsunuz. Tüy gibi kendinizi hafif hissediyorsunuz. Kronik yorgunluk azalıyor, hatta kayboluyor. Kilo vermeye ise bir hafta içinde başlıyorsunuz. Ne kadar vereceğiniz ise tamamen kendi bünyenize bağlı. Bazısı biraz daha fazla veriyor. Bu farklılık; insülin direncinin derecesiyle ilgili.

Diyette yiyebildiğimiz kadar et serbest mi?

Etlerdeki kısıtlamalar, diğer diyetlerden çok daha az. Yani, kırmızı et yeniden sofranıza dönebilir! Bu diyet formülünde kırmızı eti istiyoruz. Kısacası; kırmızı et düşmanlığının tamamen ortadan kalkması gerekli. Ancak otlayan hayvanın eti olmasına özen gösterilecek.

'Beyaz et kırmızıdan daha kıymetlidir' lafı ise tamamen boş bir iddia! Kırmızı etler, beyaz etlerden çok daha kaliteli. Çünkü artık köy tavuğu pratikte kalmadı gibi. Et dediğimiz zaman; özgür dolaşan hayvanların etini yemek gelmeli aklınıza. Bu diyette ayrıca sucuk, kavurma, pastırma vb. serbest. Salam ve sosis ise içerdikleri katkı maddeleri nedeniyle yenilmemeli.

Kırmızı et, diğer diyetlerin çoğunda neden önerilmiyor?

Kırmızı ete, yağlı olabileceği ve içinde kolesterol bulunabileceği gerekçesiyle karşı çıkılıyor. Halbuki, günümüzde bir çok araştırma göstermiştir ki; kalp hastalığı bir kolesterol depo hastalığı değildir.

İddia edilenin aksine; kırmızı et yemek, koroner kalp hastalığına neden olmaz. Kroner kalp hastalığına karşı korunmak için unlu, şekerli gıdaları keseceksiniz. Bir asır önce rafine edilmiş hiçbir yağ kullanılmıyordu ve bu hastalıklar da yoktu. Ayrıca, etin az yenmesi; B12 vitamini, karnitin, koenzim Q10 ve bazı esansiyel amino asit eksikliklerine yol açabilir. Bu eksiklikler de başka organlarınız gibi kalbinize de zarar verir.

Sakatat yenilebiliyor mu?

Sakatatlar, hayvani gıdaların en değerli bölümleridir. Neden yasaklandığını anlamıyorum. Vahşi hayvanlara bakın; avlarını yakaladıktan sonra önce sakatatlarını yemeyi tercih ederler, çok açlarsa diğer bölümlerini yerler, değillerse bırakırlar.

Neden bazı diyet uzmanları ya da beslenmeyle ilgili hekimler, 'az yiyin' ya da 'yemeyin' derler anlamam. Belki hayvanların hastalığa maruz kalmasından kaynaklanıyor olabilir. Çünkü bir hayvanın karaciğerinde kist varsa, o hayvanı zaten yememek gerekli.

Bizim sorunumuz; sağlıklı ortamlarda otlayan hayvanı bulmak. Zira, güneş yüzü görmeyen hayvandan kaçmak gerekir.

Beyaz eti öneriyor musunuz?

Tercihen köy tavuğu ve diğer özgür dolaşan kümes hayvanları yenilmeli. Çiftlik tavuğu gün yüzü görmez, çeşitli hormonlarla hızlı büyütülür ve yediği yem doğal değildir; üstelik tadı kötüdür. Çiftlik tavuklarının avantajları, ucuz olması ve çabuk pişmesi!

Balık yemeyi öneriyor musunuz?

Ağır metal zehirlenmesi riskini azaltmak için küçük balıklar tercih edilmeli. Çiftlik balıkları; ilaçla ve suni yemlerle beslenmeleri, tatlarının kötü olması ve çevreyi kirletmeleri bakımlarından sakıncalıdır.

Yiyeceklerin pişirilmesinde dikkat edilecek bir yöntem var mı?

Diyetin önemli bir özelliği de, mümkün olduğu kadar yiyeceklerin çiğ olarak tüketilmesi. Balık tuzlaması, pastırma ve sucuk bu yüzden ideal. Sucuk ve pastırmada, klasik usulde yapılanını tercih edin, katkı maddeli olanını seçmeyin. Bir sucuğun fiyatı, etin fiyatından daha düşükse; yerken iki kere düşünün...

Taş Devri diyeti için özel bir pişirme şekli gerekli mi?


Taş Devri diyetinde; tereyağı, kuyruk yağı ve içyağlar da sofradaki yerini alıyor. Balık yağı hayat iksiri, zeytinyağı ise bir mucize! Kimyasal bir ürün olan margarini ve dokuları yıpratan mısır özü yağını unutun, çok sağlıklı zannettiğiniz soyadan uzak durun.

Bu diyet de diğer diyetler gibi meyvekolik olmayı mı tavsiye ediyor?

Olabilir, meyveler bizim diyetimizde serbest. Ancak her meyveyi, kendi mevsiminde yiyin. Mümkün olduğu kadar bunların yabani olanlarını yiyelim; mesela kurtlanabilen meyveleri! Kurtlu elma görüyorsanız onu alın ama tabii ki kurtsuz tarafını yiyin. Meyvelerin rengarenk olanını seçmek önemli, çeşit çeşit meyveleri yemek daha faydalı.

Meyve suyu serbest mi?

Meyvelerde kısıtlamamız yok ama meyve suyunda var. Mutlaka içmek istiyorsanız, evinizde meyve suyu sıkın. Piyasada satılan meyve sularının çok azı gerçek meyve suyu. Doğal denilenlerin içine baktığımda; içinde meyve esansları var ve şeker ilave ediliyor. Şeker ise bizim en büyük düşmanımız.

Hangi sebze ve meyveleri öneriyorsunuz?

Sebzeler daha çok çiğ tüketilmeli, salata tarzında. Koyu yeşil yapraklılar; K vitamini, kalsiyum ve magnezyumdan zengindir. Kemik erimesini önler ve ayrıca omega-3 yağ asidi içerir. Doğal yetiştikleri için yabani otlar, ebegümeci, kuzukulağı, ısırgan, semizotu ve labada mükemmeldir. Semizotu, sebzeler içinde en önemli omega-3 kaynağıdır. Patates (hele de kızartması), yüksek şeker içerdiğinden yenilmemeli. Turp, havuç ve patlıcan da şeker içeriği yüksek olduğu için aşırı tüketilmemeli.

Meyvelerden hangileri tercihiniz?

Kayısı, üzüm ve muz gibi şeker içeriği yüksek meyveler sınırlı yenmeli. Az şekerli ve taze meyveler tercih edilmeli. Üzüm çekirdeği ve kabuğu, çilek, yaban mersini, kızılcık gibi meyveler de çok yüksek antioksidan etkilere sahip.

Yağları nasıl kullanabiliriz?

Yağ kısıtlaması vücut için zararlı. Mükemmel bir gıda olan anne sütünün kalorisinin yarısı, yağlardan gelir. Bu yağların büyük bölümünü doymuş yağlar ve kolesterol oluşturur. Sanılanın aksine; yağı az, dolayısıyla şekeri fazla yiyecekler, insanları daha çok acıktırır ve daha çok şişmanlatır!

Margarin yenilebiliyor mu?

Margarin; kimyasal bir ürün olup, insan vücudunu yozlaştırır. Kolesterol içermemeleri bir üstünlük değil, zaaftır. Bitkisel kaynaklı yağların hiçbiri kolesterol içermez. Kesinlikle yasak!

Sıvı yağlar serbest mi?

Ayçiçek yağı, pamuk yağı, mısır özü yağı ve soya; omega-6' dan zengin çoklu doymamış yağ asitleridir. Omega-6/omega-3 dengesini, omega- 6 lehine bozuyor. Sıcak presten çıkan bu yağların, dokuları yıpratıcı (dejeneratif trans yağ asitleri içerirler) özellikleri de var. Kullanılmamalı ya da çok az kullanılmalı.

Zeytinyağı öneriyor musunuz?

Mükemmel bir yağdır. Halis sızma olanlar tercih edilmeli. Soğukta donar. Salatalarda ve zeytinyağlı yemeklerde kullanılmalı. Bütün yemekleri zeytinyağıyla yapmak doğru değil. Riviera ikinci seçenektir. Fındık yağı da zeytinyağına çok benzer özelliklere sahiptir ve o da tekli doymamış yağ asitlerinden zengin, ancak baskın bir yağdır; ikinci seçenek olarak kullanılabilir.

Hayvansal yağlar yasaklı mı?

Hayır, tereyağı mükemmeldir! Mümkünse özgür otlayan hayvanların yağı kullanılmalı. Tereyağının piyasada sahtesi çok. Ancak margarin üzerine giydirilmiş olanlara dikkat; sahtesi dışarıda bırakıldığında geç erir ve bıçakta fazla leke bırakır. Urfa yağı, kuyruk ve içyağı da tereyağı gibi yararlı. Bu yağlar, iyi A vitamini ve iyot kaynağıdır. Diş çürükleri ve osteoporoz riskini azaltır. Lesitinden zengindir. Yüksek oranda antioksidan içerir.

Balık yağı kullanılmalı mı?

Hayat iksiri! Büyük ölçüde omega-3 yağ asidi içeriyor (piyasada bulunan omega-3 kaynaklarının hemen hepsi balık yağlarıdır). Bebeğinden hamilesine, gencinden yaşlısına kadar herkes kullanmalı. Günde en az 1-2 kapsül (0.5-1 gr) kullanılmalı. Müzmin hastalıklarda bu miktar hekim kontrolünde 5-6 grama kadar çıkabilir. Balık yağı şişmanlatmaz ve yaz-kış kullanılabilir. Ancak morina karaciğeri yağı, D vitamini içerdiğinden yazın kullanılmamalı. Aksi halde D vitamini yüklenmemesi yapabilir.

Keten tohumu kullanır mısınız?

Balık yağından sonra ikinci önemli omega- 3 kaynağı. Önce hafifçe kavurun ve kahve değirmeninde öğüttükten sonra günde 2-3 tatlı kaşığı yemeklere, yoğurda veya salatalara serpin. Keten tohumundaki omega-3 gücü, balık yağının onda biri kadardır, fakat lif oranı yüksektir. Şunu unutmayın; omega-3, pişirme yağı olarak kullanılmaz. Hem kokusu pistir, hem de çabuk oksitlenerek faydadan çok zarar verir.

Bu diyette kızartmalara yer var mı?

Vücut hücrelerini paslandırdığı için zararlı. İlla yenilecekse; tereyağı, zeytinyağı veya fındık yağı ile yapılmalı. Kızartmaların zararlı etkilerini azaltmak istiyorsanız, yanında sarımsaklı yoğurt ve yeşillik yiyin.

Makarna tamamen mi yasak?

Ekmek, bulgur, mısır, çavdar, makarna ve pirinç gibi tahıllar ve bunlarla yapılan yemekler ile hamur işleri yenmemeli ya da iyice azaltılmalı. Diyete adapte olmada güçlük çekenler çok az miktarda tam buğday ekmeği (köy ekmeği), kepek ekmeği, çavdar ekmeği, yulaf ekmeği ve bulgur yiyebilirler.

Turşu yenilebiliyor mu?

Oldukça yararlı, probiyotik sayılır. Ancak tuzunu azaltın; turşu kurarken tuz yerine limon tuzu, askorbik asit ya da sirke (halis üzüm sirkesi ve biraz pahalı olan balsamik sirke) kullanın. Ayrıca nar ekşisi, şalgam suyu ve meyan kökü suyu da çok yararlıdır.



Rafine şekerle ve yapay tatlandırıcıyla yapılan her türlü tatlının ve içeceğin yasak olduğu Taş Devri diyetinde en önemli kural, doğallık! Yani temiz olduğuna güveniyorsanız sütü sokak sütçüsünden almalı, suyu da filtre ederek musluktan içmelisiniz.

Bu diyette süt serbest mi?

Pastörize sütü önermiyorum. Sütün pastörizasyonu bazı zararlı bakterileri ortadan kaldırırken, faydalı bakterileri (probiyotikleri) de yok ediyor. Kutu sütleri çok daha büyük bir sorun. Çünkü homojenizasyon sırasında süte 2 ton civarında bir basınç uygulanıyor ve süt proteinlerinin moleküler yapısı büyük ölçüde değişiyor. Molekül yapısı değişmiş proteinler, çocuğun ileriki yaşamında Tip 1 diyabet gibi hastalıklara yol açıyor. Kaymak bağlamayan, ekşimeyen ya da kesmeyen süt veya yoğurt doğal değildir. Sütten çok, mayalanmış süt ürünleri, tam yağlı yoğurt, tam yağlı peynir tercih edilmeli. Kefirle mayalanmış süt çok yararlıdır.

Hangi süt tüketilmeli?

Mümkünse günlük mandıra sütü tüketilmeli. Temiz olduğuna güveniyorsanız (!) sokak sütçüsünden de süt alabilirsiniz. Şehirdeki en iyi olabilecek seçenek, günlük pastörize şişe sütleridir. Uzun ömürlü homojenize kutu sütlerini kesinlikle kullanmayın. Süt ya da yoğurt ekşimesin veya kesilmesin diye içlerine antibiyotikler konuluyor ve süt içindeki probiyotiklerin tümüne yakını kayboluyor. Bu yüzden bulabilirseniz sadece ekşiyen ve kesilen süt ve yoğurtları yiyin!

Çay öneriyor musunuz?

Bütün çay çeşitleri çok yararlı. Ama şekersiz ve 5-10 dakika demlendikten sonra hemen içilmeli. Fazla beklerse, antioksidan değeri azalır. Makine ve sarkıtma çay tercih edilmemeli. Yeşil çayın ise diğer çaylara göre büyük bir üstünlüğü yok. Yeşil ile siyah çayın antioksidan kapasitesi arasında bir fark bulunamamıştır.

Kahve içilebiliyor mu?

Kahve, nescafe, kapuçino ve Türk kahvesi büyük ölçüde yasak! Ama çok isteniyorsa arada bir içilebilir.

Tatlı tamamen yasak mı?

Rafine şekerler, çay şekeri ve fruktoz ile bunlarla yapılan reçel, pasta, bisküviler, gofretler, baklava, revani ve kadayıf gibi tatlılar yasak. Kendi şekeri ile yapılan köy pekmezleri ve Maraş usulü az şekerli dondurmalar az miktarda yenilebilir.

Tatlı ihtiyacı için balı öneriyor musunuz?

Bal, halis ise şifa verir. Günde 1-2 çay kaşığı yenilebilir. Alelade ballar, her çeşit reçel ve pekmez; aşırı şeker içerdiğinden yenilmemeli. Piyasadaki balların büyük bir kısmı sahtedir.

Çikolata yenilebilir mi?

Haftada bir-iki kere orta boy, sütsüz ve kakao oranı yüksek (bitter) ve kaliteli çikolata yenilebilir. Sütlü çikolataların şeker içeriği çok yüksektir. Çikolata, kadınlarda adet öncesinde görülen depresyonu azaltır ve en iyi magnezyum kaynağıdır.

Şeker yerine tatlandırıcı kullanılabilir mi?

Tatlandırıcılar ve bunlarla yapılmış diyet ürünleri yenilmemeli. Diyet kola, şekersiz sakız ve birçok diyet yiyecek, içinde tatlandırıcı bulunur.

İçkiye izin var mı?

Günde 1-2 kadeh şarap (özellikle kırmızı), rakı ya da eş değer içki içilebilir. Mecburiyet yok! Bira, votka ve cin gibi şeker içeriği yüksek içkileri içmeyin.

Meşrubatta neden kısıtlamalar var?

Evde yapılan taze meyve suyu, posası ile birlikte içilebilir. Meşrubat olarak; ayran, kefir, boza, şalgam suyu veya meyan kökü suyu içebilirsiniz. Enerji içecekleri ise kesinlikle yasak. Çünkü içerdikleri temel maddeler, şeker ve kafeindir. Başlangıçta reaksiyon hızını biraz artırsa da daha sonra bu fark da ortadan kalkar. Şeker içeriğinin yüksek olması; uzun vadede insülin direncini ve buna bağlı hastalıkları artırır ve bu arada enerjinizin azalmasına yol açar. Enerji içeceklerini içmeden önce enerjinizin niçin azaldığını araştırın!



Taş Devri diyetinde; sarımsak ve soğanı bol bol yiyin.

Soğan sarımsak kısıtlaması var mı?

Sarımsak; hücreleri paslanmaktan koruyan (antioksidan) en önemli yiyeceklerden biri. Her gün en az iki diş yenilmeli. Soğan da en az sarımsak kadar değerli.

Kuru baklagilleri öneriyor musunuz?

Nohut, fasulye, mercimek, bezelye ve börülce, haftada 2-3 kereden fazla yenmemeli. 12 saatte bir suyu değiştirilmek üzere 48 saat suda bekletilmeli ve ağır ateşte, mümkünse güveçte pişirilmeli.

Kuru yemiş serbest mi?

Ceviz, fındık, fıstık, ayçiçeği, kabak çekirdeği ve badem gibi kuruyemişler yenilebilir. Günde 1-2 avuç (50-100 gram) hayli yararlı. Kuru yemişler aşırı yenilmedikçe şişmanlatmaz.

Diyetin çocuklar üzerine nasıl bir etkisi var?

Resmen ilaç etkisi var! Üstelik bunu deneysel bir çalışma ile ispatladık. 10 yaş civarında bir grup şişman çocuğu aldık. Damar sertliğinin erken bulgularını tespit etmek için önce damarlarının kalınlığına baktık. Damarlarının kalın olduğunu saptadık. (Koroner kalp hastalığı, çocukluk çağında başlıyor ve damarın esnekliği de azalıyor.) Bu çocukları iki gruba ayırdık. Bir gruba düşük yağlı diyet uyguladık, diğer gruba da Taş Devri diyeti verdik. Bir yıl sonra damarlarını inceledik. Düşük yağlı diyeti yapan grup zayıflamadı ve damar sertliğine ait bulgular düzelmedi. Taş Devri diyetini uygulayanlar ise fazla kalori almalarına rağmen kilo verdiler. Damar kalınlığı inceldi ve esnekliği arttı.

Ne sıklıkla yemek yemeyi öneriyorsunuz?

Uzakdoğulular gibi az ve sık yemek, insülininizde fazla artışa yol açmadığı için formda kalmanızı sağlar. Bu nedenle öğün miktarları, Çinlilerin dediği gibi olmalı; sabah kahvaltılarını kuvvetli yapın, akşam yemeği hafif olsun. Yemek miktarlarını ise gün içinde yiyeceklerinizin toplam 6 porsiyon oluğunu düşünerek şöyle bölümleyin: Sabah 3, öğle 2, akşam 1 ya da daha iyisi; sabah 2, kuşluk 1, öğle 1, ikindi 1, akşam 1. Ayrıca saat 19.00-20.00'den sonra yemek yemeyin ve lokmaları iyice çiğneyin!

Taş devri diyetinin yaşam tarzı nedir?

Hava kirliliği olan yerlerden mümkün olduğunca uzaklaşın. Derin derin temiz hava soluyup, hücrelerinizdeki oksijeni artırın ve onları gençleştirin. Güneşli havalarda en az yarım saat gözlüksüz olarak güneşe çıkın, kışın ise saat 11.00-13.00 arası güneşi kaçırmayın. Güneş ışınları daha rahat uyumanızı sağlar, depresyonu azaltır ve D vitamini sentezini artırır. D vitamini; kemik hastalıklarına, romatizmal hastalıklara, kansere (deri kanseri dahil!) ve çeşitli müzmin hastalıklara karşı koruyucudur. Ancak yazın mayo ile güneşlenirken başlangıçta güneşte fazla kalmayın (özellikle saat 11.00-13.00 arası). Dengeli şekilde yanın, haşlanmayın!

Akşam saatlerinde nelere dikkat edilmeli?

Mümkünse saat 22.00' den önce yatın. Ayağınızı sıcak, başınızı serin tutun. 5 saatten az, 9 saatten fazla uyumayın. Uykudan 1-2 saat önce televizyon izlemeyi bırakın. Taş Devri diyetini uyguladıktan en çok bir hafta sonra yorgunluğunuz ortadan kalkar. Kendinizi gençleşmiş hissedersiniz ve daha erken uyanırsınız.

Hangi sporlar yapılmalı?

Günde en az yarım saat hızlı yürüyüş yapılmalı ya da yavaş koşulmalı ve merdivenler çift çift çıkılmalı. Günde en az 3-5 dakika kültür fizik hareketleri yapılmalı (özellikle bel ve boyun kaslarını çalıştırın). Yorgun düşüren hareketlerden kaçının. Egzersiz ağırlığı kontrollü bir şekilde artırılmalı.

Diyet uygularken bağırsak sistemi neden bozulur?

Karbonhidrattan zengin ve rafine gıdaların yenmesi, çeşitli toksinler ve antibiyotikler; normal bağırsak florasını bozarak zararlı bakterilerin üremesine yol açar. Probiyotiklerin bağırsak mukozası üzerinde oluşturduğu koruyucu tabakanın ortadan kalkması, bağırsak geçirgenliğini artırır. Böylece, nötralize edilmemiş toksinler kan dolaşımına geçer.

Bağırsak yapısını korumak için ne öneriyorsunuz?

Un ve şekerden fakir, sebze, meyve, et ve yumurta gibi doğal gıdalardan zengin bir diyet, bağırsak florasının koruyuculuğunu bozmaz. Fermantasyon ürünler olan turşu, yoğurt, peynir, şarap, boza ve sirke de bağırsak florasında bulunan probiyotikleri artırır. Pastörizasyon ise gıdalardaki probiyotikleri büyük ölçüde tahrip eder. Probiyotikten en zengin gıdalar, anne sütü ve Kafkasya'nın milli içeceği olan kefirdir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder