30 Aralık 2008 Salı

Beslenmede lifli gıdaların önemi

Posa yani besinsel lif, vücudun sindiremediği kompleks karbonhidratlara denir. Suda erimeyen posalar, atık maddelerin bağırsak içinde hareket etmesini sağlar. Suda eriyenler ise bağırsakları düzenli çalıştırarak kabızlığı önler

Posa yani besinsel lif aslında algılandığı gibi tek bir besin öğesi değildir. Posa, vücudumuzun sindiremediği veya emilimini yapamadığı kompleks karbonhidratlara verilen isimdir.
Posalar çözünen ve çözünmeyenler olarak iki tiptir. Çözünen posalar suda erir, çözünmeyen posalar ise erimez. Çözünmeyen posaları bağırsak kaslarını harekete geçiren posalar olarak adlandırabiliriz. Her ne kadar çözünmeseler de kendileri sindirilmeden atık maddelerin bağırsak içindeki hareketini sağlarlar. Bu nedenle de “vücudun süpürgesi” olarak bilinirler. Çözünen posalar ise dışkıya yumuşaklık, jel kıvamı ve hacim kazandırarak bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar ve bu sayede kabızlığı önlerler.
Posa ette yok. Sütte de. Balıkta da. Sadece sebze, tahıl, meyve ve yemiş gibi toprakta yetişen gıdalarda var. Peki posa neden beslenmemiz için önemli?

Lif tüketiminin yararları
1- Yeterli miktarda besinsel lif tüketimi kalp hastalığına karşı koruyor. Mevcut araştırmalar günde 12 ila 33 gram lifin kan basıncını düşürebileceğini, kan kolesterol seviyelerini daha iyi hale getireceğini ve kardiyovasküler hastalıklarla ilişkilendirilen “enflamasyonu” azaltabileceğini gösteriyor. Diyete eklenen her 10 gram lif, kalp hastalığından ölme riskini yüzde 27 azaltıyor.

2-Çözülebilir lifler kandaki kötü kolesterolü düşürüyor. Çözülebilir lifler vücuttan geçerken suyu emerek kötü LDL kolesterolün vücuttan çıkarılmasına yardımcı oluyor. Yüksek miktarda çözülebilir lif içeren besinler arasında elma, arpa, yulaf, fasulye ve diğer baklagiller, sebze ve meyveler var.

3- Çözülemeyen lifler bağırsakların “boşaltımını” kolaylaştırır. Bu besinsel liflerin tüketimi arttıkça dışkı miktarı da artar. Sonuç vücutta daha hızlı bir yolculuk ve daha fazla normal bağırsak hareketidir. Tam tahıllı ekmek veya esmer pirinç gibi tam tahıllı yiyecekler çözülemeyen lifler için iyi bir kaynaktır. Bazı yiyecekler doğal laksatif olan maddeler içerir. Bunlar arasında lahana, ravent, bal, incir, erik, ahududu, çilek ve pişirilmiş elma bulunur.

4-Besinsel lif diyabeti kontrol etmeye yardımcı olabilir. Hatırlayın; besinsel lif vücut tarafından emilmeyen bir karbonhidrattır. Bu nedenle lif açısından zengin bir diyet daha az kan şekerine dönüşen total karbonhidrat demektir. Ayrıca yüksek lifli yiyecekler daha yavaş sindirilirler ve sonuç olarak yemek sonrası kan şekeri daha yavaş yükselir.

5-Besinsel lif gastrointestinal yolun sağlığına iyi gelir. Meyve, sebze ve tam tahıllılarda bulunan bazı doğal lif çeşitleri kalın bağırsakta mayalanır ve vücudumuzun kalsiyum gibi önemli mineralleri emmesine yardımcı olabilir.

6-Besinsel lif kilo almaya karşı koruyucu olabilir. İnsan vücudu liften hiçbir enerji veya kalori almaz. Bu nedenle lif açısından zengin besinler yediğimiz zaman bizi doyuran ancak göbeğe dönüşmeyen bir “kütle” yemiş oluruz ayrıca lifi yüksek yiyecekleri çok çiğnemek gerekir. Yemeğinizi ne kadar çok çiğnerseniz o kadar kalori harcarsınız ve metabolizmaya yardım edersiniz. Üstelik lif açısından zengin yiyeceklerin kalorisi daha düşüktür. Örneğin bir kase brokolide (lif açısından zengin) 25 kalori varken, bir kase pilavda (lif oranı düşük) 200 kaloriden fazla vardır.

Ne kadar lİfe İhtİyacımız var?
Yediğimiz her 1000 kalori için yaklaşık 14 gram besinsel lif öneriliyor. Bu çoğu yetişkin kadın için 25 gram, erkekler için ise 38 gram anlamına geliyor. Çoğu sebze, meyve ve tahılda porsiyon başına 2-3 gram besinsel lif bulunuyor. Pişirilmiş kuru fasulye ve baklagillerde kap başına 10 ila 15 gram besinsel lif bulunuyor.

Bu yüzden meyvelerin suyu yerine kendini tercih edin.
Kabukları ile yenebilen meyveleri soymadan tüketin.
Haftada 1-2 kez mutlaka kurubaklagil tüketin.
Salatalarınıza haşlanmış mercimek, barbunya gibi tahıllar ekleyin.
Tahılların kepeği ayrılmamış tam taneli olanlarını tercih edin.
Kahvaltı için tahıl gevreklerini göz ardı etmeyin.

Kuru baklagillerin neden olduğu gazı önleyebilmek için
Kuru baklagilleri hazırlarken akşamdan önce suya ıslatın, ancak pişirirken bu ıslatılan suda değil yeni temiz su ile pişirin.
Kuru baklagillerin pişmesi için yeterli zamanı ayarlayın ve tam olarak pişmesini sağlayın.
Konserve edilmiş kuru baklagillerin suyunu dökün ve temiz su ile yıkayıp, pişirin.

Bu akşam sofranızda neler olmalı?

Yılbaşı gecesi genellikle sofrada daha fazla zaman geçirilir. 1 Ocak günü pişman uyanmamanız ya da kendinizi çabuk toparlamanız için bu önerilere dikkat edin


Yeni bir yılı karşılarken büyük ihtimalle sofrada daha uzun süre vakit geçireceksiniz ve her zamankinden daha zengin bir akşam yemeği sofranız olacak. Ertesi gün pişman uyanmak istemiyorsanız şu önerilerimize kulak verin.

Özel günlerde diyet yapmak yerine kilo almamaya çalışın, çünkü hayatın keyfini çıkarmak da sağlığın önemli bir göstergesi.
Yeni yılı karşılarken canınızın istediği her şeyin tadına bakın ama ölçüyü abartmayın
Yemeğe çok aç gitmeyin saat 18.00 -19.00 civarı diyet kraker + ayran veya bitki çayı ile bisküvi veya 1 dilim ekmek ve peynir veya 10 - 15 fındıkla 2-3 kuru kayısı atıştırın ve bol su için.
Yeni yıl akşamı evde iseniz geç saatler için daha hafif seçimler yapabilir, taze sebze ve meyveleri atıştırmalık olarak tercih edebilirsiniz. Midenizi doldurmak ve kilo almak istemiyorsanız istediğiniz kadar salatalık, biber, marul yaprağı, çiğ karnabahar, kabak, kereviz sapı gibi sebzeleri yağsız yoğurt ve light labne peynire batırarak tüketin bu sizi tüm gece oyalar ve tok tutar.
Yemek öncesi peynir, salata ve sebze ile başlangıç yapılabilir ana yemek olarak hindi eti iyi bir seçimdir, çünkü kırmızı ete göre daha az yağ içerir. Yanında pilav yerken dikkatli olmakta fayda var eğer yemek sonrası tatlı yemek istiyorsanız pilav almamanızı öneririm.
Yılbaşı tatlısı olarak yağ içermeyen hafif meyve tatlıları seçilebilir, cevizli kabak tatlısı, kaymaksız ayva tatlısı, fırında armut veya elma dondurma ile servis edilebilir.
Kuruyemiş seçiminizde de dikkatli olun 1 avuç beyaz leblebi 70 kalori içerir oysa 1 avuç şam fıstığı yaklaşık 180 -200 kaloridir.
Ertesi sabah şiş uyanmak istemiyorsanız alkol ile birlikte bol su tüketin ve çok tuzlu yemeyin.
Yeni gelen yılı kutlamak için yemeğin ve alkolün dozunu normal zamana göre biraz daha fazla kaçırdıysanız ertesi gün hemen bu durumu düzeltmenizi tavsiye ederim.

Bol su tüketmek önemli
Alkol tüketilen sofrada bol su içmek önemli. Alkol vücutta su tutar ertesi sabah eliniz yüzünüz şiş uyanabilirsiniz, bunun için bol su için. İçki içmeden önce bir şeyler yemek alkolün hızlı emilimini engeller, aç karnına alkol tüketmeyin gece boyunca aralıklarla su içmeniz ertesi gün kendinize teşekkür etmenizi sağlar.
Alkol vücudumuzdaki anti-diuretik hormon üretimini azaltır. Dolayısıyla daha fazla su kaybederiz. Vücudumuz susuz kalır ve ağzımız kurur. Vücudumuzun susuz kalmasıyla, dokuların kuruması ve toksinler sonucunda baş ağrılarımız olur.
Alkol midede hazımsızlık hissi ve mide bulantısı yaratır. Ayrıca uyku kalitenizi düşürerek uygun bir saatte yatağa gitseniz bile kendinizi ertesi gün yorgun hissetmenize sebep olur. Kan şekeri seviyenizin etkilenmesi baş dönmesi, yorgunluk, bayılma, titreme ve açlık hissi yaratır.

1 Ocak perşembe sabahı
Uyandığınızda bol bol su içmeye gayret edin.
Çay veya kahve içmeniz içerdikleri kafeinden dolayı vücudunuzun daha fazla susuz kalmasına sebep olacaktır. Onun yerine midenizi yatıştıracak ve toksinlerinizi atmanıza yardımcı olacak bitki çaylarını limonla birlikte tercih edin. Mesela papatya, adaçayı, rezene, melissa gibi çaylar kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır.
Muz veya kuru kayısı veya kuru hurma hem iyi bir enerji sağlamaktadır hem de içerdiği potasyum ile yenilenmenizi ve midenizin yatışmasını sağlayacaktır.
Gün içerisinde az yağlı, düşük glisemik indeksli kompleks karbonhidratlardan zengin yiyecekler seçerek midenize daha fazla yük eklemeden kendinizi daha iyi hissedebilirsiniz.
Toksİnlerden arınmak için sauna veya buhar banyosu yapmayı düşünebilirsiniz. Her iki yönetimin de aynı zamanda vücuttan su atacağını da göz önünde bulundurarak, daha fazla su içmeye gayret edin. Ayran ve soda karışımı denenebilir.




Çok kötü bir sabah yaşıyorsanız, kendinizi daha çabuk toparlamak için

1 litre su, 1 demet maydanoz, 1 çay kaşığı toz zencefili kaynatın, daha sonra içine 1 çay kaşığı bal ve yarım limonun suyunu ekleyin ve taze nane yaprakları ile aromasını kuvvetlendirin. Gün boyu için VEYA 1 kg salatalığın katı meyve suyu sıkacağı ile suyunu çıkarıp üzerine, 2 greyfurt, 1 portakal, 1 limon suyunu ekleyin, gün boyu için.

Cips yerine marul yaprağı yiyin
Patates cipsi yerine taze meyvelerle oyalanın, istediğiniz kadar salatalık, biber, marul yaprağı, çiğ karnabahar, kabak, kereviz sapı, brokoli gibi sebzeleri kocaman bir kaseye doldurun. Yanına bir-iki çeşit sos ile lezzetlendirin.

İşte sos önerileri;
Yağsız yoğurt, light labne peynir, kuru nane, kırmızı biber
Yağsız yoğurt, az hardal, kekik
Domates püresi, az ketçap, karabiber, biraz nar ekşisi

Detaylara dİkkat!
İçki şişeleri üzerinde alkol yüzdelerini gösteren sayılar vardır. Bu sayılar 0,79 ile çarpıldığında 100 ml’ deki alkol miktarı gram cinsinden bulunmuş olunur. 1 gram alkol yaklaşık 7 kalori içerir, 1 gram yağ ise 9 kalori verir ne kadar içtiğinize dikkat edin yağ mı içiyorsunuz keyif mi yapıyorsunuz?

29 Aralık 2008 Pazartesi

KARA ÜZÜM ÇEKİRDEĞİ

Antioksidan olan üzüm çekirdeği vücudu, kendi içinde oluşan ya da dış kaynaklı serbest oksijen radikallerinden ve diğer radikallerden korur. Üzüm çekirdeğinin antioksidan özellikleri çok tanınmış antioksidan vitaminler olan C vitamininden 20 kat, E vitamininden ise 50 kat daha üstündür.

Doğal yolla üretilmiş meyveler, sebzeler ve otlar sağlığımız için son derece yararlıdır. Üzüm çekirdeği de bunlardan biridir. Fakat beslenme bir bütündür. Sadece üzüm çekirdeği, yeşil çay, kuş burnu gibi iki üç gıdayı yemek, buna karşılık beslenmenin diğer unsurlarına dikkat etmemek ile kendinizi kurtaramazsınız.

Sağlıklı bir yaşam için her mevsimin meyve, sebze ve otunu dönüşümlü olarak yiyin, un ve şekerden mamul gıdaları diğer rafine ya da paketlenmiş yiyecekleri iyice azaltın; suni yemle beslenmemiş hayvanların et, süt ve yumurtasını tüketin.

Üzüm çekirdeği hülasası (özütü) nedir?

Kara üzüm çekirdeğinden elde edilir. Üzüm çekirdeği hülasası flavonoid denilen vitamin benzeri grubun içine girer; oligomerik protoantosiyanidin kompleksleri içerir. Üzüm çekirdeğinin temel görevi antioksidan olmasıdır. Vücudu, kendi içinde oluşan ya da dış kaynaklı serbest oksijen radikallerinden ve diğer radikallerden korur. Üzüm çekirdeğinin antioksidan özellikleri çok tanınmış antioksidan vitaminler olan C vitamininden 20 kat ve E vitamininden ise 50 kat daha üstündür.

Üzüm çekirdeğinin faydaları nelerdir?

Üzüm çekirdeği damar yozlaşmasını önler ve damarlarınızı sağlamlaştırır. Hipertansiyon, kalp krizi ve felç olasılığını minimale indirir. Diabetli ve varisli kişilere son derece yararlıdır. Gözü maküler dejenerasyon ve kataraktan korur. Üzüm çekirdeği sürekli bilgisayarın başında olan kişilerin göz sağlığının korunmasında da önemlidir.

Üzüm çekirdeği DNA hasarını azaltarak kanser oluşum riskini de minimale indirir.

Üzüm çekirdeği cildin bağdokusunda bulunan kollajeni sağlamlaştırır. Deriyi dinçleştirdiği için kozmetik sanayinde merhem olarak da kullanılır

Üzüm çekirdeği damarların kollajen dokusunu da sağlamlaştırdığı için damar sertliği ve damar sertliği ile ilgili çok sayıda hastalığı önler.

Üzüm çekirdeği histamin salgısını azaltarak alerjiyi önler. Üzüm çekirdeği iltihabi prostaglandinlerin sentezini azaltarak romatizmal hastalıklar, ağrı ve endometrioz gibi durumlarda yararlı olurlar.

Ne kadar üzüm çekirdeği ekstresi kullanılmalı?

Üzüm çekirdeği ekstresinin 100 mg’lık kapsülleri mevcut. Hastalıklardan korunmak için günde 1-2 kapsül yutunuz. Bir hastalığınız varsa dozu iki katına çıkartın. Şimdiye kadar üzüm çekirdeği ekstresinin fazla alınması ile ilgili bir yan etki bildirilmemiştir.

Kapsül yerine 1 avuç ya da fincan kara üzüm kurusu da yiyebilirsiniz. Piyasada kilosu 6-8 milyona satılıyor. Ayrıca aktarlarda kilosu 30 YTL’den üzüm çekirdeği de satılmakta.

Kara üzümü ya da kurusunu yerken çekirdeklerini çiğneyiniz, böylece etkisi de artmış olacaktır. Üzüm çekirdeği gibi kabuğu da proanthosiyanidin içerir. Yaban mersini (çay üzümü, çoban üzümü) ve şarap da proantosiyanidin bakımından zengindir.

Prof. Dr Ahmet Aydın

DİYETİNİZİ SUÇLAMAYIN VÜCUDUNUZU DİNLEYİN


Herkesin vücut haritası farklıdır. Örneğin tiroit hormonu ya da demir eksikliği sorununuz varsa, herkeste mucizeler yaratan diyet, sizde hiç işe yaramayabilir.Evrende farklı din, dil, ırk ve kültürden gelen milyarlarca insan yaşamaktadır.

Kimi eş, kimi kardeş, kimisi arkadaş ya da akraba... Her biri farklı özellikler taşıyan farklı bireyler... Ancak bizleri ayıran belki de en önemli nokta, "genetik yapımızdır". Nasıl ki parmak izimiz bir başkasınınkinden tamamen farklı ise, vücut haritamız da diğerlerine göre farklılık gösterir.

Dolayısıyla herhangi bir diyet programına başlamadan önce kişinin beslenme hikâyesi dinlenmeli, sağlığı, yeme alışkanlıkları ve ailesindeki genetik rahatsızlıklar sorgulanmalıdır. İkinci olarak da belli klinik bulguların üzerinde durulması gerekmektedir. Bu bilgilerden hareketle, sağlıklı kilo kaybı ve kilonun korunmasında büyük ölçüde başarı sağlanabilir. Yani kişiye özel diyet reçetesi bu noktada çok önemlidir. Peki ya bunları ihmal edersek?

Kilo alıp vermemizde, vücudumuzdaki birtakım mekanizmalar önemli rol oynar. Bunların başında kan şekeri dengesi, kan depolarının düzeyi ve hormonal yapı (tiroit hormonunun işlerliği) gelmektedir. Bir kişi sağlıklı besleniyor ve buna rağmen kilo veremiyorsa sözünü ettiğimiz bu dengelerde sorun olabilir. İnsülin direnci, tiroidin iyi çalışmaması, düşük demir, B-12 düzensizliği, vücuttaki ödem, hormonlardaki düzensizliklere bağlı olarak kilo vermek zorlaşabilir.

İŞTE KİLO VERMEYİ ZORLAŞTIRAN SAĞLIK SORUNLARI

İnsülin direnci

İnsülin, kas ve yağ dokusunda glikozun kullanılmasını artırırken, karaciğerde fazla şeker depolanmasına yol açar. İnsülin direnci, insülin yokluğu demek değildir, vücutta insülin vardır. Hatta normal düzeyin üstünde salgılandığından şişmanlık da görülmektedir. Fakat kas, yağ, karaciğer dokusunda insüline karşı direnç vardır.

Megaloblastik anemi

B - 12 ve folik asit eksikliğinde oluşan anemidir. B - 12 ve folik asit, DNA gelişmesi için gerekli olan vitamin gruplarıdır. Bunların eksikliğinde DNA gelişimi yeterli olmaz, hücre yapılamaz. Kemik iliğinde alyuvar yapımı etkilenir ve anemiye yol açar. Bu alyuvarların ve bunların öncülleri normalden büyüktür; bunun için bu megalo ismi verilmiştir.

B - 12 sinir sistemi için gerekli bir vitamindir, eksikliğinde sinir sistemiyle ilgili sorunlar da çıkar. B - 12 ve folik asit takviyesiyle tedavi edilir.

Demir eksikliği anemisi

Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre hemoglobin değerinin erkeklerde 14gr / dl, hamile olmayan kadınlarda 12gr / dl'nin altına düşmesi, anemi olarak tanımlanır. Halsizlik, çabuk yorulma, baş ağrısı, baş dönmesi, çarpıntı, nefes darlığı, huzursuzluk anemiye ait genel bulgulardır. Demir eksikliğinde spesifik bulgular, tırnaklarda kolay kırılma, uzunlamasına kabarık çizgiler, düzleşme ve çukurlaşma, dil papillalarında düzleşme, yutma güçlüğü ve gastrik yakınmalardır.

Ödem

Ödem, vücutta sıvı birikmesidir. El ve ayaklarda, göz kapaklarında şişme görülür.

Ödem neden oluşur?

1. Böbrek hastalıkları,
2. Karaciğer hastalıkları,
3. Kalp hastalıkları,
4. Hormonal hastalıklar,
5. Damar tıkanıklıkları,
6. Nedeni bilinmeyen ödem: Genellikle genç - orta yaşlı bayanlarda görülür. Gerginlik, fazla kilo, karbonhidrat tüketimi, bol tuzlu diyet gibi nedenler ödeme yol açabilir. Tedavinin ilk şartı tuzu kısıtlamaktır. Doktor kontrolünde alınacak idrar söktürücü ilaçlar da şişlikleri azaltabilir.

Hipotiroidizm

Tiroit bezi boyunda yer alır, yaşamın ilk yılında beynin normal gelişimini sağlamada ve sonrasında gelişme sürecinde önemli rol oynar. Tiroit bezi, beynin enerji düzeyi metabolizmasında rol oynayan Tiroksin adlı bir hormon salgılar. Hipotiroidizm, bu hormonun yetersiz salgılanmasıdır. Tedavisi, L - Tiroksin maddesini içeren tiroid hapı ile yapılır.

Belirtileri nelerdir?

Halsizlik, çabuk yorulma,
Kalp atışlarının yavaşlaması,
Ses kalınlaşması, kısık sesle konuşma,
Kabızlık,
Terleme azlığı,
Guatr,
Adet düzensizliği,
Kas krampları.

Polikistik over sendromu

En sık 30 yaş altı kadınlarda görülen ve âdet düzensizliği, kısırlık, kıllanma, şişmanlık, kan şekeri düzensizlikleri ile yumurtalıklarda çok sayıda küçük kistler ile tanımlanmış bir hastalıktır. Hastaların yüzde 40'ı şişmandır.

Genetik faktörlerin rol oynadığı hastalığın temelinde hipofiz bezinden salgılanan LH ve FSH hormonlarının anormal şekilde salınması yatar. Bu dengesizlik sonucu her ay yumurtlama olmaz. Polikistik over hastalığı, üreme çağındaki kadınların yüzde 3-10'unu etkileyen bir sorundur. Yüksek östrojen düzeylerine bağlı olarak rahim kanseri riski oluşturabilir.

Kahvaltıyı sakın atlamayın

Kahvaltı yapmadan güne başladığınızda, kolesterol seviyenizin yükselmesine zemin hazırlarsınız. Kahvaltıyı atladığınızda, gün içersinde daha fazla kalori almaya eğilimli olursunuz, böylece kilo artışınız hızlanır.

Yeşil çay insülini de dengeliyor

Yeşil çay, içindeki EGCG (Epigallokateşin Gallat) adı verilen kimyasal madde sayesinde kanser hücrelerinin gelişmesini önlüyor. Ayrıca bu maddenin vücutta insülin dengeliyici özelliği bulunmaktadır.

Kansere karşı zeytinyağı

Zeytinyağında bulunan oleik asidin, meme kanseri tetikleyicilerinden olan bir genin harekete geçmesini engellediği ortaya çıktı.

Taylan Kümeli

28 Aralık 2008 Pazar

Anoreksiya + Alkolizm = En tehlikeli diyet!

Diyet çılgınlıklarının ve yeme bozukluklarının sonu gelmiyor. Bu alanda yaşanan yeni salgının adı "drankoreksiya", yani anoreksiya ile alkol bağımlılığının bileşimi.

Atladıkları her öğünün yerine bir kadeh kokteyl koyan genç kadınların sayısı giderek artıyor. Alkolle beslenmenin tehlikesi sanıldığından daha büyük…

Zayıflık tutkusu uğruna yaşanan sıkıntılar yaratıcılıkta sınır tanımıyor. Daha "anoreksiya" ve "blumia" gibi kavramlara yeni yeni alışırken şimdi de "drankoreksiya" adında tuhaf bir sorunla karşı karşıyayız. Hızla yayılarak neredeyse kendi çapında bir fenomene dönüşen bu akımın formülünde tehlikeli bir karışım var: Kendini açlığa mahkum etmek+alkol bağımlılığı. Drankoreksiya henüz resmi olarak tıbbi literatürde yer almasa da, bünyesinde aynı zamanda yeme bozukluğu ve bağımlılığı barındırdığı için medyanın ve uzmanların radarına girmiş durumda. Hem yemekten hem de alkolden kalori almak istemeyen genç kadınları etkileyen bu bozukluğun giderek yayılması pek çok insanı alarma geçirdi.

Genellikle 20–30 yaş arası, dışarı çıkmayı ve eğlenmeyi seven eğitimli genç kadınları etkileyen drankoreksiya tablosunda yemek yerine alkol tercih edildiği için kusmayı da içeren çok ciddi sağlık sorunları yaşanıyor. Anoreksikler genellikle içkiden uzak dursa da drankoreksiklerin bir kısmı yemek yiyemedikleri için duydukları sıkıntıyı ve gerginliği bastırmak için kendilerini içkiye vuruyor. Bir kısmı da bütün gıdalarını sadece alkollü içkilerden alıyor. En tehlikelisiyse iştahını bastırmak için kokain ve methamhetamine gibi uyuşturucular kullananlar.



Yemeğe hayır, biraya evet

Ağzına bir üzüm tanesi koyarken bile kırk kere düşünen genç kadınların yüksek kalorili biraları arka arkaya yuvarlamakta sakınca görmemelerinin en büyük nedeni içkinin sosyalleşmeye yardımcı olması. Gece gündüz partileyen ve sık sık içkili bir halde görüntülenen Linsday Lohan, Amy Winehouse, Paris Hilton, Kate Moss, Mary-Kate Olsen, Tara Reid ve Mischa Barton gibi yıldızların incecik fizikleri de içki içmeyi son derece "trendy" ve "hip" bir hale getiriyor.

Ayrıca bazı uzmanlar Sorurinden şampanya kadehini ve bira şişesini düşürmeyen ünlü yıldızlar yüzünden, bağımlılığın "gösterişli" ve "şık" bir şeymiş gibi sunulduğunu ve giderek yayıldığını da belirtiyor.

Genellikle çocukluk travmaları ve duygusal problemlerle ilişkilendirilen yeme bozuklukları repertuarında en az drankoreksiya kadar şaşırtıcı başka kavramlar da yer alıyor: Manorexia (anoreksiyanın erkek versiyonu), orthorexia (sağlıklı beslenme takıntısı), diabulimia (şişmanlama korkusuyla insüiin yaptırmayı reddeden diyabetikler) ve "binge eating disorder" (tıkınırcasına yemek; Özellikle de tuzlu, yağlı ve şekerli tercih etmek) bunlardan bazıları. Bu arada bazı bulimiklerin de alkolü "kusturucu" bir madde olarak Özellikle kullandıklarını belirtelim. Ayrıca boş mideye içki içtikleri için kusmaya diğer insanlardan çok daha fazla eğilimliler. Geçen yıl "Biological Psychiatry" dergisinde yayımlanan bir araştırma, bulimiklerin yüzde 25 ile 33'ünün alkol ve uyuşturucu problemi olduğunu ortaya koyuyordu. Aynı araştırmaya göre anoreksiklerin de yüzde 20 ile 25'i madde bağımlılığından muzdarip.

Columbia Üniversitesi'nde klinik nöroloji bölümünde çalışan Profesör Suzette M. Evans yeme bozukluklarıyla bağımlılık arasındaki ilişkinin altını çizerek "İnsanlar nihayet yemeğin kimi zamanlar alkol ya da uyuşturucu yerine kullanıldığının farkına vardılar" diyor. Drankoreksiya ciddi bir bağımlılık tablosu yaratmasının yanı sıra, dehidratasyon ve ileri mide-bağırsak hastalıklarına da yol açıyor. Genellikle de anoreksiya önce başlıyor ve alkol bağımlılığıyla birleşiyor. İlerleyen durumlardaysa kalp rahatsızlıkları baş gösteriyor. Midenize ve beyninize karışık mesajlar göndermek drankoreksiyanın bedelini ağırlaştırıyor.


UZMAN GÖRÜŞÜ: CİDDİYE ALINMASI GEREK

"Mezura Sağlıklı Beslenme Danışmanlık Hizmetleri"nden uzman psikolog Tracy Kazmirci, bizi drunkorexsia hakkında bilgilendirdi.

SORU: Drankoreksiya sizin için tanıdık bir kavram mı?
TRACY KAZMİRCİ:
Yabancı bir kavram değil çünkü hem alkol sorununu hem de yeme bozukluğunu ayna anda içinde barındıran bir durum. Bu sorunu yasayan kişiler için zayıf kalmak, kilo vermek veya kilolarını korumak takıntı olduğu gibi, alkol de vazgeçilemeyen bir madde.

SORU: Bu tür vakalara Türkiye'de de rastlanmaya başlandı mı?
T.K.:
Elbette her yerde olduğu gibi burada da alkol kullanımına devam ederken kilosunu korumak için daha az yiyen genç kadınların varlığı söz konusu. Özellikle dış görünüm önem kazandığı ve alkol de sosyal ortamların daha fazla bir parçası haline geldiği için bu tür vakalarda da artış gözleniyor.

SORU: Yeme bozuldukları neden genellikle genç kadınları etkiliyor?
T.K.:
Hep genç kadınları etkilediğini söylemek pek doğru olmasa da çoğunlukla genç kadınlarda görüldüğü doğru bir saptama. Yeme bozuklukları çocuklarda, erkeklerde ve daha ileri yaşlarda da görülebiliyor. Ancak genç kadınlarda daha çok görülmesinin nedenleri arasında beden imajının önemli olması, kendine duyulan güven, saygı ve sevginin giderek daha çok dış görünümle bağdaştırılması, medyanın etkisiyle zayıflığa özenilmesi ve toplum beklentilerinin yarattığı baskılar sayılabilir.

SORU: Bütün dünyayı kasıp kavuran "celebrity" kültürü de bu tür rahatsızlıkların artmasını etkiliyor mu? Çünkü drunkorexic ünlüler arasında Lindsay Lortan, Paris Hilton ve Mischa Barton gibi isimler sayılıyor...
T.K.:
Bahsedilen isimlerin bu sorunu yasıyor olmaları etkileyebileceği kadar bu kişilerin imajının idealize edilmesi de bu durumu tetikleyebilir. Birçok genç kadın medyatik ünlüler gibi görünmeye ve onlar gibi yaşamaya özenebilir. Ancak bunun tek başına yeterli bir neden olamayacağı da unutulmamalı. Pek çok kişi daha zayıf olmak istiyor ancak herkes bu uğurda sağlıksız davranışlarda da bulunmuyor. Yeme bozukluklarının sadece bazı kişilere özenmekten daha derin köklü bir sorun olduğu göz önünde bulundurulmalı ve buna göre tedbirler alınarak uzmanlara başvurulmalı.

SORU: Drankoreksiyanın olası tehlikeli sonuçlan neler olabilir?
T.K.:
Yemekle birlikte içki içildiğinde yemek içkinin emilimİni yavaşlatır. Ancak aç karnına içilen içkinin etkisi fazla olur. Bayılma riski artar. Genç kadınların içkili oldukları zaman fiziksel ve cinsel taciz riskine daha açık olduklarını da unutmamak gerekir. Ayrıca uzun dönemli zararları düşünüldüğünde alkolün kadın vücuduna etkilerinin erkek vücuduyla aynı olmadığını bilmekte fayda var. Kadınlar daha kolay alkol bağımlısı oluyor. Araştırmalar ayrıca fazla alkol tüketimiyle göğüs kanseri arasında da bağlantı olduğunu gösteriyor. Kadınların vücudunda erkeklere göre daha fazla yağ olduğu için yağ alkolü emiyor. Ayrıca kadın vücudu alkolü metabolize eden enzimlerden erkeklere göre daha az üretiyor, bu da bayılma ve siroz riskini artırıyor. Bir kadının iki senelik alkol kullanımı yaklaşık olarak bir erkeğin 10 senelik alkol kullanımına eşdeğer.

SORU: Drankeroksiya alkol bağımlılığını da içerdiğine göre, bu rahatsızlıkta bir alışkanlığın yerine başka tür bir alışkanlığın konulması mı söz konusu?
T.K.:
Bağımlılık söz konusu olunca uygun tedavi olmadığı sürece bağımlı olunan maddenin yerine bir başka maddenin veya davranışın koyulması mümkün. Özellikle alkol bağımlılığında yoksunluk belirtileri olabildiği ve alkol tüketiminin ani olarak kesilmesinin sonuçları ölüme kadar gidebileceği için kesinlikle uzman bir doktor eşliğinde tedavi gerektiriyor.

SORU: Bu tür rahatsızlıklardan korunmak için neler yapılmalı?
T.K.:
Öncelikle erken yaşlarda ailenin verdiği eğitim çok önemli. Çocukların kendilerine duydukları güveni dış görüntülerine dayandırmayacak şekilde yetiştirmek alınabilecek en önemli önlem. Çocuğa asla, "kilonun sağlık dışında nedenlerden dolayı da önemli olabileceği" mesajı verilmemeli. Çünkü yeme bozukluklarının kaynağında yatan en temel nedenlerden biri zayıf olmanın sevilmek ve kabullenilmek için önemli olduğu düşüncesi. Kişiler daha sonra bunu içselleştirerek kendini sevmek için "zayıf olma koşulu"nu öne sürmeye başlıyor. Ayrıca yakınınızdaki birinin bu tip bir eğilimi olduğunu fark ettiğinizde en kısa zamanda yardım almasını sağlamaya çalışın. Unutmayın ki süre uzadıkça hem durum ağırlaşacak hem de iyileşme süreci daha zor olacak, çünkü bu ilerleyen bir sorun. Örneğin başlangıçta günde bir öğün atlanıp akşam iki kadeh içilirken daha sonra gün boyu yemek yemeyip akşam yüksek miktarlarda alkol tüketimiyle devam edebilir. Tahmin edersiniz ki başlangıçtaki durumda tedavi daha kolay olacak. Ayrıca kişinin de bir sorunu olduğuna dair gittikçe daha fazla inkar içerisine girmesi de mümkün...

27 Aralık 2008 Cumartesi

Yeni kiloları önleyin

Yeni kiloları önleyin
Başlangıç olarak, yediklerinizi ve yaptığınız egzersizleri not edebilirsiniz...

Verdiğinizi fazlasıyla geri almayın!

Kilo vermek isteyen birçok kişi, düşük kalorili diyet ve egzersiz programlarıyla arzuladığı kiloya kavuşabilir ancak bir süre sonra eski alışkanlıklara geri dönüldüğü için verilen kilolar fazlasıyla geri alınabilinir.

Bu nedenle 'davranış değişikliği tedavisi', diyet kadar önemlidir. Ne yediğiniz kadar, nasıl yediğiniz de önemlidir. Neyi, nasıl ve ne zaman yediğinizi gözlemleyin, olması gerekenlerle karşılaştırıp nerede yanlış yaptığınızı bulduktan sonra onları değiştirin. Bu, sizi zayıflatacaktır.

Neyi ne kadar yemeli?

Davranışlarınızı not edin

Başlangıç olarak, yediklerinizi ve yaptığınız egzersizleri not edebilirsiniz. Ana ve ara öğünler, yemek yenilen yer, zaman ve birlikte yenilen kişiler, yenilen yemeklerin miktar ve çeşidi ile yerken kendinizi nasıl hissettiğinizi yazmak bu çalışmada kilit rolü oynayabilir. Bu çalışma, sizi şişmanlatan nedenleri bulmanıza yardımcı olacaktır.

En sık yapılan hatalar

En sık yapılan hatalar şöyle sıralanabilir:

• Çok fazla ve hızlı yemek yemek,

• Lokmaları çiğnemeden yutmak,

• Öğün atlamak,

• Su içmemek ya da az içmek,

• Yemek yerken TV izlemek,

• Stresli durumlarda aşırı yemek yemek,

• Akşam yemeğinden sonra atıştırmaya devam etmek.

Altın öğütler

Gereksiz kilo almamak için de ilk aşamada şu alışkanlıklarınıza dikkat edebilirsiniz:

• Evde canınız sıkıldıkça buzdolabı kapağını açma alışkanlığından vazgeçin,

• Yemekleri küçük lokmalar halinde ve iyice çiğneyerek tüketin,

• Yemekleri mutfakta tabağınıza servis edip masaya getirin,

• Yemek biter bitmez masadan kalkın,

• Doyana kadar sebze yemeği ve sossuz hazırlanmış salata hakkınız olduğunu unutmayın.

• Kızartmalardan ve hamur işlerinden mümkün olduğunca uzak durun,

• Stresliyken buzdolabına saldırmayın!

• Günde 3 ana ve 3 ara öğün tüketin; ara öğünlerinizi asla atlamayın

• Su, sindirimi hızlandırıp, toksik maddelerin atımını sağlayacaktır. Günde en az 2 litre su için.

5 günde zayıflatan diyet

5 günde zayıflatan diyet "Forma gir, formda kal" diyeti, öncelikle bir daha kilo alınmaması için izlenmesi gereken 4 aşamayı içeriyor.

Genellikle bu diyeti uygulayanlar hafta içi rejime girip, hafta sonu serbest besleniyorlar. Haftada 2 kilo verdirmeyi amaçlayan bu rejimi ideal kiloya ininceye kadar uygulayabilirsiniz. Bu diyet, beslenme alışkanlıklarınızı düzenlemeyi ve daha sonra bunları bir yaşam tarzı haline dönüştürmenizi amaçlıyor. Asıl hedef noktası kilo kaybını kalıcı bir hale getirmek. 5 günlük forma gir formda kal diyetini, zayıflamaya karar verdikten hemen sonra uygulayabilirsiniz. Bu rejimin bir diğer özelliği, esnek oluşu. Yani 3 ana öğünde yiyeceklerinizi 6 ara öğüne bölerek de alabilirsiniz.

Haftada 2 kilo

5 günlük "Forma Gir, Formda Kal" diyetini uygulayarak ve düzenli olarak egzersiz yaparak, her hafta 2 kilo verebilirsiniz. Bir ay boyunca bu rejimi uyguladıktan sonra, verdiğiniz kiloları geri almamak için şu tavsiyelere uymanızda yarar var:

• Yağlı süt yerine az yağlı veya yağsız süt içmeyi tercih edin.

• Alışveriş yaparken üzerinde az yağlı yazan yoğurtları tercih edin.

• Salatalarınıza sos veya mayonez kullanmayın.

• Kaşar ve tulum peyniri yerine az yağlı beyaz peyniri tercih edin.

• Kızarmış yiyecekler yerine haşlanmış veya ızgara olanları tercih edin.

• Kırmızı et yerine balık ve tavuk yiyin.

• Zengin soslu ve kremalı yiyeceklerden uzak durun. Canınız çok istediğinde haftada bir kez olmak koşuluyla yiyebilirsiniz.
• Haftada dört gün en az yarım saat egzersiz veya yürüyüş yapın

Forma gir formda kal diyeti

Kahvaltılar

1. seçenek - 1 bardak süt, 1 bardak meyva suyu, 1 orta boy muz.

2. seçenek - 1 tas sütlü cornflakes, 1 küçük dilim peynir,1 elma.

3. seçenek - 1 katı pişmiş yumurta, 1 dilim reçelli tost ekmeği, 1 kase meyveli yoğurt

4. seçenek - Yarım taze greyfurt, 1 çay kaşığı bal, 1 dilim tost ekmeği, 1 kibrit kutusu büyüklüğünde beyaz peynir.

5. seçenek - 1 dilim kepek ekmeği, 1 çay kaşığı tereyağı, 1 çay kaşığı marmelat, 1 bardak elma suyu veya portakal suyu.

6. seçenek - 1 bardak süt ve 3 çay kaşığı kakao ile hazırlanmış sıcak kakao, 2 diyet bisküvi ve iki çay kaşığı krem peynir.

Öğle yemeği

1. seçenek - 1 domates, 50 gr. Dardanel ton balığı, 1 çaykaşığı mayonez, 1 kaşık haşlanmış mısır, kıvırcık salata, 1 salatalık, 1 kaşık zeytinyağı ve limonla hazırlanmış salata. Ardırdan 1 orta boy muz.

2. seçenek - 2 ince dilim ekmeği, 2 çay kaşığı tereyağı, 2 dilim peynirle hazırlanmış sandöviçin yanında 1 bardak portakal suyu ve elma.

3. seçenek - 1 tas domates veya karışık sebze çorbası, üzerine krem peynir sürülmüş 1 dilim tost ekmeği, 1 dilim karpuz .

4. seçenek - 1 katı pişmiş yumurta, 1 tabak yağsız yeşil salata, 50 gr. haşlanmış tavuk eti, 1 portakal.

5. seçenek - 1 tas yoğurtlu çorba (3 kaşık haşlanmış lapa pirince, 3 kaşık yoğurt ve bir miktar sıcak su ilave ederek karıştırın, üzerine nane serpin.) 2 adet ızgara köfte, 1 tabak söğüş doğranmış salatalık ve domates.

6. seçenek - Balık şnitzel (2 orta büyüklükte balık filetosunu galeta ununa batırarak hafif yağda kızartın), 1 tabak mevsim salata, 1 salkım üzüm.

7. seçenek - 80 gr. tavuk eti, 30 gr. kereviz, marul ve bir çorba kaşığı zeytin yağıyla hazırlanmış tavuk salatası, 1 dilim ekmek, 1 armut.

8. seçenek - 1 tabak domatesli spagetti (30 gr. spagetti makarnayı haşlayın ,diğer tarafta bir çay tabağı dilinmiş kuru soğanı yağda kavurun ve domatesi üzerine doğrayarak sos haline getirin, makarnanın üzerine dökün),1 bardak ayran.

9. seçenek - Izgarada kızartılmış 60 gr. Hamburger eti, 1 tabak söğüş doğranmış domates ve salatalık, 1 elma.

10. seçenek - 1 tas domates çorbası, 1 tabak lahana salatası (50 gr. turp, 140 gr. kırmızı lahana, marul ve 1 çorba kaşığı zeytinyağı ile hazırlayın), 1 dilim kepek ekmeği.

Akşam yemeği

1. seçenek - 1 tas mercimek çorbası, 100 gr. haşlanmış tavuk, 1 tabak haşlanmış sebze, vanilyalı bir top dondurma.

2. seçenek - 3 adet haşlanmış sosisin yanında 1 haşlanmış patates, yeşil soğan ve maydanozla hazırlanmış patates salatası,1 kase meyveli yoğurt.

3. seçenek - 1 tas domates çorbası, 3 adet etli kabak dolması, 1 tabak meyve salatası.

4. seçenek - 1 tabak yağsız makarna, 2 adet ızgara balık, 2 top meyveli dondurma.

5. seçenek - 2 yumurta, 100 gr haşlanmış mantar, biraz peynir, maydanoz ve margarinle hazırlanmış mantarlı omlet, 1 bardak ayran, 1 elma.

6. seçenek - 1 tas sebze çorbası, 3 köfte, 1 tabak havuç salatası, 1 şeftali.

7. seçenek - 1 tabak menemen (2 küçük domates, 1 yumurta, 1 yeşil biber ve 1 tutam karabiber ile hazırlayın), 1 dilim kızarmış ekmek, 1 tas yoğurt.

8. seçenek - 80 gr. haşlanmış alabalık, yanında 1 tabak rendelenmiş havuç ve 1 orta boy haşlanmış patates.

9. seçenek - 1 tabak ton balıklı makarna (1 tabak haşlanmış makarnanın üzerine 20 gr. taze tor balığını, 1 domates ve bir avuç maydanozu doğrayın), 1 muz.

10. seçenek - 1 tabak peynirli patates salatası (100 gr. haşlanmış patates, 1 diş sarmısak, 10 gr. dil peyniri, kıvırcık, maydanoz ve 1 çorba kaşığı zeytinyağı ile hazırlayın) , 2 grissini, 1 portakal.

26 Aralık 2008 Cuma

OĞLAK BURCU DİYETİ



OĞLAK BURCU DİYETİ
Hedef:Haftada 1-2 kilo. Günlük kalori: 1300 Kcal Çalışkan bir yapınız var ve çalışırken de farkında olmadan öğün atlıyorsunuz. Oysa bu sizin için çok zararlı. Vücudunuzun vitamin ve minerallerden oluşan geniş bir besin karışımına ihtiyacı var. Burcunuz , dizleri, dişleri, kulakları ve deriyi temsil eder. Lahana, kereviz, yağsız etler, limon, portakal, inek sütü, her türlü peynir, balık, yumurta sarısı, buğday ve incirle aranızın çok iyi olması gerekir. Kayısı, badem yiyerek kuru ve alerjik eğilimli cildinizi canlandırın. Cildinizi sigara ve sigara dumanından uzak tutarak korumaya çalışın.
BU DİYETİN GÜNLÜK MENÜLERİ
1. GÜN
Sabah : Çay veya kahve (şekersiz), 1 kibrit kutusu beyaz peynir, 1kibrit kutusu farklı bir peynir türü, salatalık , domates, 1 ince dilim ekmek (kepekli), 1 adet yumurta sarısı, 1 inciri Kuşluk : 2 adet diyet bisküvi Öğle : 100 g yağsız kırmızı et (ızgara veya haşlama), 1 kase yoğurt (kaymaksız,200 g), salata (yağsız), 1 ince dilim tahıllı ekmek İkindi : 3 - 4 kayısı ya da 1/2 avuç badem Akşam : 8 yemek kaşığı sebze yemeği, 1 kase yoğurt (kaymaksız), salata (yağsız), 4 yemek kaşığı pirinç pilavı Gece : 1 bardak süt
2. GÜN
Sabah : Çay veya kahve (şekersiz), 1 kibrit kutusu dil peyniri, salatalık , domates, 1 ince dilim tahıllı ekmek Kuşluk : 4 adet diyet bisküvi Öğle : 1 kepçe çorba, 100 gr. tavuk (ızgara veya haşlama), 1 küçük kutu ayran, salata (yağsız), 1 ince dilim tahıllı ekmek İkindi : 4 adet grisini, 1 çay bardağı süt Akşam : 8 yemek lahana ya da kereviz yemeği (mevsime göre farklı bir sebze yemeği), 1 kase yoğurt (kaymaksız), salata (yağsız), 4 yemek kaşığı makarna Gece : 3 porsiyon meyve
3. GÜN
Sabah : Limonlu çay, 1 kibrit kutusu dil peyniri, salatalık , domates, 1 ince dilim ekmek (kepekli) Kuşluk : 3 - 4 adet kayısı Öğle : 100 gr. kırmızı et (ızgara veya haşlama), 1 küçük boy haşlanmış patates, 1 küçük kutu ayran, salata (yağsız), 1 ince dilim tahıllı ekmek İkindi : 1/2 adet simit Akşam : 8 yemek kaşığı sebze yemeği, 1 kase yoğurt (kaymaksız), salata (yağsız), 4 yemek kaşığı erişte Gece : 3 porsiyon meyve, 1 çay bardağı süt
4. GÜN
Sabah : Limonlu çay, 1 kibrit kutusu beyaz peynir (az yağlı), salatalık , domates, 2-3 adet zeytin, 1 ince dilim tahıllı ekmek, 1 yumurta sarısı Kuşluk : 2 adet grisini Öğle : 100 gr. tavuk (ızgara veya haşlama), 1 kase yoğurt (kaymaksız,200 gr.), salata (yağsız), 1 ince dilim tahıllı ekmek İkindi : 4 adet diyet bisküvi Akşam : 8 yemek kaşığı sebze yemeği, 1 kase yoğurt (kaymaksız), salata (yağsız), 1 ince dilim tahıllı ekmek Gece : 1 bardak süt
5. GÜN
Sabah : Çay veya kahve (şekersiz), 1/2 kibrit kutusu kaşar peynir, salatalık , domates, 1 ince dilim tahıllı ekmek, incir Kuşluk : 2 adet grisini, 1 su bardağı süt Öğle : 8 yemek kaşığı sebze yemeği, 1 kase yoğurt(kaymaksız), salata (yağsız), 1 ince dilim tahıllı ekmek İkindi : 2 adet grisini, 1 porsiyon meyve Akşam : 100 g balık (ızgara veya buğulama), salata (yağsız), 6 yemek kaşığı pirinç pilavı Gece : 2 porsiyon meyve
6. GÜN
Sabah : Çay veya kahve (şekersiz), 1 kibrit kutusu beyaz peynir (az yağlı), 1 kibrit kutusu dil peyniri, salatalık , domates, 2 ince dilim ekmek (kepekli) Öğle : 8 yemek kaşığı sebze yemeği, 1 küçük kutu ayran, salata (yağsız), 1 ince dilim ekmek (kepekli) İkindi : 1/2 adet simit Akşam : 100 g tavuk (ızgara veya haşlama), 1 küçük kutu ayran, 1 küçük boy haşlanmış patates, salata (yağsız), 1 ince dilim tahıllı ekmek Gece : 3 porsiyon meyve
7. GÜN
Sabah : Çay veya kahve (şekersiz), 1 kibrit kutusu beyaz peynir (az yağlı), 1 adet haşlanmış yumurta, 2-3 adet zeytin, salatalık , domates, 1 ince dilim tahıllı ekmek Öğle : 1 kepçe çorba, 8 yemek kaşığı sebze yemeği, 1 kase yoğurt(kaymaksız), salata (yağsız), 1 ince dilim tahıllı ekmek İkindi : 1 porsiyon meyve Akşam : 100 gr. balık (ızgara veya buğulama), salata (yağsız), 2 ince dilim ekmek (kepekli) Gece : 2 porsiyon meyv

Çareyi birlikte buldular

Çareyi birlikte buldular
Aşırı kilolardan şikayetçi olan çift, zayıflamak için herşey denedi ve sonuçta ortak bir çözüm buldu.

Birbirlerine deliler gibi aşık olan çift Lorie-Todd Richmond aynı anda kilo vermek için ameliyatla midelerini küçülttü.

Yıllar süren başarısız diyetlerden sonra 180 kilo olan 31 yaşındaki Lorie mide küçültme ameliyatı, 137 kilo olan 35 yaşındaki Todd ise mide by-pass’ı oldu.

Toplam kiloları 317’yi bulan çift, “1995 yılında üniversitede tanışmıştık. Ancak, başkalarıyla evlendik. 2006 yılında birbirimizi internetten tekrar bulduk ve evlenmeye kadar verdik. Bu ameliyat kararı bizim için evlilik kadar

24 Aralık 2008 Çarşamba

Şişmanlığın 8 gizli nedeni!



Bugüne kadar hesap basitti: Çok fazla yemek ve az hareket etmek kocaman bir göbek demekti. Ancak bu bilgiyi küçücük çocukların bile bilmesine rağmen değişen bir şey olmadı. Dünyada genel olarak baktığımızda obezite azalmıyor tersine artıyor. Ancak endokrinoloji uzmanları şişmanlığa sebep olan yeni faktörler de keşfettiler. Bilimadamları ‘elbette ki insanların yakabileceğinden daha fazla kalori edinmesi her zamanki gibi en büyük problemimiz’ diyor ancak işin içinde başka faktörlerin de olduğunu belirtiyorlar. İşte şişmanlığa sebep olangizli düşmanlar:


1. UYKU PROBLEMLERİ

Yapılan araştırmalar, günde 12 saatten az uyuyan okul çağı çocuklarının, 12 saat ve daha çok uyuyanlara göre 3.5 kat daha fazla obezite riskine sahip olduklarını ortaya koyuyor. İşin en ilginci anne-babanın obez olması, hareketsizlik, uzun saatler TV seyretmek gibi faktörlerin hiçbir bu çocuklarda uyku kadar etkili olmuyor! Bilimadamları bunu uyku sırasında leptin hormonunun seviyesinin düşmesine bağlıyor. Çünkü leptin vücutta metabolizmanın hızlanmasına yardımcı oluyor ve açlık hissini önlüyor. Bu süreç yetişkinlerde de aynı şekilde işlediği için gece uykusuna özellikle dikkat etmeniz gerekiyor. Uyku öncesinde yapacağınız ılık bir duş ve içeceğiniz bir bardak sıcak süt sizi daha da rahatlatacak. Eğer kronik bir uyku probleminiz varsa mutlaka bir doktora danışmalısınız.



2. GENETİK MİRAS

Gen araştırmaları şimdilerde şişmanlıkla ilgili araştırmaların en önemli ayağını oluşturuyor. Çünkü açlığın sorumlusunun bazı genler olduğu düşünülüyor. Tek yumurta ikizleriyle yapılan araştırmalar gösteriyor ki vücut ağırlığının yüzde 70’ine kadar olan kısmını genlerimize sadece yüzde 30’luk bir bölümünü ise çevre faktörlerine borçluyuz. Bilimadamları şişmanlığa yol açan gen sayısının 30-100 arasında olduğunu söylüyor.Hepsinin tek başına çok küçük bir etkileri var. Ancak bir araya geldiklerinde tartının ibresini fırlatıveriyorlar. Buna göre iştahı artıran genler, vücuda elma veya armut formunu veren genler, metabolizmayı yöneten genler belirlenmiş durumda. Yuvarlak genlere sahip olanların maalesef yediklerine çok dikkat etmesi gerekiyor. Her şeyden önce özellikle yaşamın belli dönemlerinde özellikle dikkat etmeniz gerekiyor. Örneğin hamilelik döneminde veya menopoza girerken. Doktorlar gelecekte bu gen durumunu dengeleyecek ilaçların çıkacağını söylüyor. Ama o zamana dek yapılacak şey beslenme alışkanlıklarına dikkat etmek.




3. İLAÇLARIN ETKİSİ

Pek çok kadın bazı doğum kontrol ilaçlarının yarattığı kilo problemlerinden haberdar. Aslında sadece doğum kontrol ilaçları değil genel olarak pek çok ilaç fazla kiloya sebep olabiliyor. O yüzden hastasına ilaç yazan bir doktorun bu konuda hassas davranması gerekiyor. Örneğin bazı depresyon ilaçları 3-4 kiloya kadar artışa sebep olabiliyor. Tansiyon için kullanılan kimi ilaçlarsa ekstra 2 kilo anlamına gelebiliyor. Diyabet ilaçlarının 3-4, insülin şırıngalarının ise uzun vadede 10-15 kiloya kadar artışa sebep olduğu biliniyor. Bu yüzden özellikle diyabet problemi olanların erkenden spor yapmaya başlamaları tedavi sırasında gelebilecek kilolara karşı koymaları açısından önemli. Eğer ilaç kullanımında kilo alma gibi bir endişeniz varsa bunu mutlaka doktorunuzla paylaşmalısınız. Belki de daha ince bir alternatifiniz olabilir.




4. KLİMALAR

Üşüdüğümüzde veya terlediğimizde vücudumuz ısıyı ayarlamak zorunda kalır ve bunun içinde enerjiye ihtiyacı olur. Klimalar ise işte bu görevi üstlenirler. Hayvanlar üzerinde yapılan bir deneyde sıcakta veya soğukta kilo verdikleri gözlemlenmiş. Gün boyunca sabit olarak ısıtılan veya klimayla soğutan mekanlarda yaşıyoruz. Bu ısı ortalama 26 derece civarında. Ve tam da bu ısıda ekstra hiçbir şey yakmak mümkün değil. Bu yüzden vücudunuza rahat vermeyin ve onu zaman zaman ısı değişimlerine maruz bırakın. Mesela saunaya girin ardından buz gibi havuzda yüzün. Hatta bazı geceler pencereler açık olarak uyumaktan korkmayın. Bu sizin bağışıklık sisteminizi de harekete geçirecek emin olun.




5. EVLENMEK

Sadece kişisel tecrübeler değil bilimsel araştırmalar da evliliğin yemek alışkanlıklarını hem kadın hem de erkek açısından bilinçsizce değiştirdiğini ortaya koyuyor. İngiltere Newcastle Üniversitesi bilimadamları, yaptıkları çalışmalarda evlendikten sonra erkeklerin daha sağlıklı beslendiklerini, kadınlarınsa yemelerine çok fazla dikkat etmeyip kilo aldıklarını ortaya çıkarmış. Uzmanlar bunun sebebini kadınların daha fazla et ve büyük porsiyonlarda yemek yemesine, evlilikle ilgili strese daha yatkın olmalarına ve genel olarak sağlıksız beslenmelerine bağlıyor. Peki bu konuda ne yapılabilir? Bilimadamları esprili bir cevap veriyor ya bekar kalacaksınız ya da eski sabit beslenme alışkanlığınızı devam ettireceksiniz.




6. NİKOTİN

Her geçen gün daha çok insanın sigaradan vazgeçmesi sağlık açısından çok güzel bir şey. Ancak bunun etkilerini sadece ciğerlerde ve deride değil maalesef tartıda da görüyorsunuz. Amerika’daki Michigan Üniversitesi bilimadamları sigarayı bıraktıktan sonra sanıldığından da çok kilo alındığına dikkat çekiyor. Diyelim sigara içerken 2-6 kilo fazlanız varsa sigarayı bıraktıktan sonra bu fazlalık rahatlıkla 7-8 kiloyu bulabiliyor. Çünkü nikotin iştahı kesiyor ve metabolizma çalışmasını hızlandırıyor. Ancak kilo bile alsanız yine de değer çünkü sağlığa nikotinden daha fazla zarar veren bir şey yok. Uzmanlar sigarayı bırakanların özellikle ilk 6 ay çok dikkat etmeleri gerektiğini söylüyor. Kilo alımını önlemek, kilo almaktan daha kolay. Önemli olan bunun bilincine içtiğiniz son sigarada varmak ve buna göre bir bilanço yapmak. Yani daha az yemek ve daha çok spor yapmak.





7. YAŞ

Araştırmalar, insanoğlunun 20 yaşının ortasına kadar her ay 300 gram aldığını gösteriyor. Yaşlandıkça da kas grubundan kaybediyoruz. Ancak bu kas grubu önemli çünkü tek başlarına bile kalori yakmak için onlara ihtiyacımız var. 25-30 yaşlarında kilo daha da çok artıyor. Bu 40 yaşına kadar böyle gidiyor. Menopoz döneminde östrojen azaldığı için ekstra kilolar alınıyor. Bu yüzden yaşlandıkça kas egzersizlerine önem vermelisiniz. Ayrıca protein tüketimini de artırmalısınız. Çünkü kas gücünü artırmak için proteine ihtiyacınız var.




8.STRES

Bütün bir gün etrafta koşuşturursak aslında kilo vermemiz gerek değil mi? Ancak Amerika’daki Chicago üniversitesi’nde yapılan bir araştırma bunun aksini gösteriyor. Özellikle kadınlar stres zamanlarında lüzumsuz bir şekilde kilo alıyorlar. Üstelik stres faktörleri ne kadar artarsa o kadar çok kilo alıyorlar. Çünkü stres sırasında kortizol denilen bir madde salgılıyoruz. Bu da yağ hücrelerini harekete geçiriyor ve enerjinin görevini yapmasını engelliyor. Bu stres yükü haftalar boyu sürerse o zaman vücut, yağ deposu rezervini artırıyor. Bu yüzden kendinize zaman zaman mutlaka özel vakit ayırın. Stresinizin üstesinden gelebilmek için birileriyle konuşmak ya da düşüncelerinizi yazıya dökmek de iyi gelebilir. Boston Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre gerilimden en kolay kurtulmanın yolu onun üzerine gitmek.





23 Aralık 2008 Salı

Diyetisyen Taylan Kümeli’nin Mönüsü

Taylan Kümeli
Ünlü diyetisyen Taylan Kümeli formunu korumak ve sağlıklı beslenmek için tahıl ürünlerine ağırlık veriyor ve bol bol su içiyor. Vücudundanki toksinleri atmak ve açlık hissini bastırmak için güne limonlu su ile başlıyor. İşte, Taylan Kümeli’nin bir günlük beslenme mönüsü.

Aç karnına : 1 limonu dilimi atılmış 1 bardak su

Kahvaltı : 1 kutu probiyotik yoğurt, 2 yemek kaşığı yulaf, 2 yemek kaşığı yaban mersini veya 1 elma, 1 çay kaşığı keten tohumu

Ara : 3 kuru kayısı, 5 çiğ badem, 1 fincan yeşil çay

Öğle : Salata

İkindi : Kepekli tost, ayran

Akşam : Izgara balık, salata veya sebze yemeği, 1 kase light yoğurt

Gece : 1 porsiyon meyve, 1 su bardağı light kefir

Taylan Kümeli’nin boyu 1.70 kilosu 59. Gördüğünüz gibi boyuna uygun kiloya sahip. Eğer sizin beslenme tarzınıza uygun ise, Taylan Kümeli’nin sağlıklı beslenme mönüsünü kendinize de uygulayabilirsiniz.

Önemli Bilgi : Taylan Kümeli’nin mönüsü 1 günlük olup kilo vermek için değil sağlıklı beslenme için örnektir. Aslında sağlıklı beslendiğinizde yavaş yavaş ve sağlıklı kilo verebilirsiniz. Spor yapmayı da ihmal etmeyerek tabii ki.

Diyet Mantarlı Yahni

Diyet Yemek Tarifleri

Sadece 75 kalori değeri olan mantarlı yahni, kilo vermek için beslenmenizi çok dikkat ettiğiniz dönemi keyifli hale getirecek. Diyet listenizde aynı yemekleri yemekten sıkıldaysanız, mantarlı yahni tarifini denemenizi öneriyoruz.
Malzemeler, (4 kişilik)
400 gram taze mantar
3 adet doğranmış domates
4 yemek kaşığı lor peyniri
1 adet doğranmış soğan
1 çay kaşığı tuz
1 çay kaşığı karabiber
Yarım demet ince kıyılmış maydonoz
1 su bardağı su

Hazırlanışı,
Bütün malzemeleri bir kapta birleştirip ocakta kısık ateşte ya da fırında pişirin.

Afiyet olsun, kilo vermek için gösterdiğiniz sabrı tebrik ederiz.

1 porsiyon Mantarlı Yahninin enerji ve besin değerleri;
Kalori : 75 k.cal
Protein : 9 gram
Yağı : Yok!
Kolestrol : 2 miligram

HALA FORMUNDA


HALA FORMUNDA / 1



1980'li yılların gözde mankenlerinden Stephanie Seymour artık eskisi kadar podyumlarda boy göstermiyor... Ama yine de bütün moda devlerinin peşinde koştuğu günlerde olduğu gibi formunda. Önceki gün St. Barts adasında ailesiyle birlikte tatil yaparken görüntülenen Seymour'un artık 40'ında olmasına rağmen, pek çok yaşıtını kıskandıracak fiziği objektiflerden kaçmadı. Ama Seymour'u görenlerin ve özel yaşamını bilenleri şaşırtan 40 yaşında böylesine kusursuz bir fiziğe sahip olması değil. Dünyaya getirdiği 4 çocuğa rağmen böyle görünmeyi başarabilmesi. İlk evliliğini 1998 yılında Tommy Andrews ile yapan Seymour'un bir çocuğu dünyaya geldi. Güzel manken 1995'te yapımcı ve sanat taciri Peter Brant ile evlendi. Çiftin üç çocuğu bulunuyor.

21 Aralık 2008 Pazar

KİLO kORUMA

Obezitede diyet tedavisinin çeşitli amaçları vardır. Bunlar;

  • Vücut ağırlığını arzulanan düzeye indirmek: Arzulanan düzey ideal ağırlık veya idealin üzerinde bir ağırlık olabilir. Örneğin; 120 kg ağırlığındaki bir kişinin ideal ağırlığı 70 kg ise bu kişiyi ideal ağırlığa değil de 80 - 90 kg'a indirmek ilk hedef olabilir.
  • Besin öğesi gereksinimlerini yeterli ve dengeli olarak karşılamak,
  • Yanlış beslenme alışkanlıkları yerine doğru beslenme alışkanlıkları kazandırmak,
  • Vücut ağırlığı arzulanan düzeye geldiğinde tekrar kilo alımını engellemek ve sürekli bu düzeyde tutmaktadır.

Obezite tedavisinde ağırlık kaybetme ne kadar önemliyse kaybedilen ağırlığın korunması da o kadar önemlidir. Obez kişiler kilo kaybettikten sonra ağırlıklarını koruyucu programa alınmalıdır. Koruma programında amaç, uzun dönemde ağırlık kazanımını önlemek veya minimum olmasını sağlamaktır. Ağırlık kazanımı en az 2 yıl için en çok 3 kg olmalıdır. Ancak kaybedilen kiloların korunmasının zor olduğu bilinmektedir.

Ağırlık Kaybeden Kişi Neden Tekrar Kilo Alır?


Eğer kişi kilo kaybı tedavisi sırasında elde ettiği olumlu alışkanlık değişikliklerini bırakırsa, fiziksel aktivitesi artırarak kilo verdiyse ve tedavi sonrası bu aktiviteleri terk ederse, çok düşük enerjili diyet yaparak kilo verdiyse ve tedavi sonrası aldığı enerjiyi artırırsa, tedavi sonrası kilo koruma programına alınmazsa tekrar kilo alır.

Kilo kaybı tedavisi sonucu elde edilen kilo kayıplarının korunmasındaki başarısızlıktan biyolojik ve psikolojik faktörlerin karmaşık bir etkileşimi sorumlu olabilir. Kilo kaybı adaptif termojenez ve adipoz doku lipoprotein lipaz üretiminin artması gibi fizyolojik mekanizmaları tetikler. Eğer kişi azalmış enerji alımı ve/veya artmış enerji harcamasına yönelik hayat tarzını benimsemezse kilo kaybının korunması zorlaşır.


Kişiler Ne Zaman Kilo Koruma Programına Alınmalıdır?

  1. Eğer kişiyi ideal vücut ağırlığına getirmek için yaklaşık %10 ve daha az ağırlık kaybı gerekiyorsa ideal vücut ağırlığına gelindiğinde kilo programı uygulanabilir.
  2. Eğer kişiyi ideal vücut ağırlığına getirmek için yaklaşık %10'dan daha fazla ağırlık kaybı gerekiyorsa %10'luk ağırlık kaybı oluştuktan sonra kilo koruma programı uygulanabilir. Bu %10'luk ağırlık kayıpları bile obezitenin oluşturacağı sağlık sorunlarını önlemede yararlı olabilir. Eğer her obez için ideal kiloya inmek hedeflenirse kişi tedavi bitmeden zayıflama programını terk edebilir.

Genellikle düşük enerjili diyetler ile ilk 6 ayda %5'lik ağırlık kayıpları oluşur. Eğer diyet tedavisine davranış tedavisi ve fiziksel aktivite de eklenirse bu kayıplar %10'a kadar çıkar.

Kilo korumaya alınma zamanı ile ilgili bir başka görüş de, ideal ağırlığa inmek için %10'dan daha fazla ağırlık kaybetmeleri gereken kişilerin mümkün olduğunca maksimum ağırlık kaybı oluştuktan sonra kilo koruma programına alınmalarıdır. Obez kişiler kilo kaybı tedavisinde ne kadar uzun süre kalırlarsa o kadar uzun süre kilo kaybı için gerekli davranışlara bağlı kalırlar.

Yapılan bir çalışmada kilo kaybı tedavisinin 20. ve 40. haftası arasında, yani uzamış tedavi durumunda, kilo kayıplarının ortalama %35 daha fazla olduğu, 40. hafta sonunda terapistlerle ilişki kesildiğinde geri kilo alımlarının olduğu gösterilmiştir. Sonuç olarak, obez kişilerin uzun dönem tedavi sırasındaki yoğun katılımı sonunda fazla öğrenmenin oluştuğu, kaybedilen kiloların kendi kendine başarılı bir şekilde kontrolünün ve korunmasının sağlandığı görülmüştür. Buna benzer sonuçların olduğu çalışmalar vardır.




Ağırlığı Koruyucu Diyetler Nasıl Olmalıdır?

  1. Kilo kaybı için enerjisi sınırlı diyetler başarılı olurken kilo korumada ise miktarı sınırlandırılmadan (ad-libitum) verilen düşük yağlı diyetler daha başarılı olmaktadır. Yapılan çalışmada düşük enerjili diyetle ortalama 13.6 kg kaybeden kişiler rastgele iki gruba ayrılmışlardır. Birinci grup düşük yağlı ad-libitum bir diyet alırken, ikinci grup düşük enerjili karışık bir diyet almışlardır. Bir yıl sonunda, her iki grupta da ağırlık kazanımı çok az olmuştur. Ancak, 2 yıl sonunda, düşük yağlı ad-libitum diyet alan grupta ağırlık kazanımı ortalama 5.4 kg olurken düşük enerjili karışık diyet alan grupta ise ağırlık kazanımı ortalama 11.3 kg olmuştur.
  1. Kilo kaybını sağlarken enerji sınırlaması fazla olmayan (en az bazal metabolizma düzeyinde) diyetlerle kişiler uzun zamanda zayıflatılmalıdır. Bu şekilde zayıflayan kişiler daha sonraki yaşantılarında daha çok yiyerek ve daha uzun süre kilolarını koruyabilirler. Aksi taktirde, alınan enerjinin azlığı oranında bazal metabolizma hızı da azalır.

Ağırlık kaybı sırasında oluşan bazal metabolizma hızındaki azalma için açıklanan 2 etken vardır. Bunlar; vücut kitle kaybından olduğu tahmin edilen enerji gereksinmesinde bir azalma ve yağ oksidasyonu için kapasitenin azalmasıdır.

Kilo Korumada Başarı Nasıl Anlaşılır?

Başarılı bir kilo korumada gerekli yöntemlerin daha iyi anlaşılması içi, kilo verme ve korumada başarılı olmuş kişilerin incelemek gerekir. Bu kişiler incelendiğinde kilo verme ve korumada; düzenli fiziksel aktivitenin, kendi kendini izlemin ve diyete uymada sorunlarla baş etme becerilerinin önemli olduğu belirlenmiştir.

Yapılan bir çalışmada, Ulusal Kilo Kayıtları'nda seçilebilir olan (seçilebilirlik kriterleri: >18 yaş, >13.6 kg ağırlık kaybı, >1 yıl kilo koruma) ortalama 30 kg kaybetmiş ve 5 yıl içinde en az 13.6 kg'lık kilo kaybını korumuş 629 kadın ve 155 erkek, toplam 784 kişi çalışmaya katılmıştır. Bu kişilere kilo verme yöntemleri sorulduğunda, %55'i profesyonel bir yardımla, %45'i ise kendi başlarına kilo verdiklerini söylemişlerdir. Ayrıca, bu kişilerin %89'unun diyetle beraber fiziksel aktivite de yaparak kilo verdikleri belirlenmiştir. Bu kişilere kilo verirken yaptıkları diyet sorulduğunda; %87.6'sı belirli besinlerin tip ve sınıflarını, %44.2'si besinlerin miktarlarını, %33.1'i yağdan gelen enerjiyi sınırlandırdıklarını, %43.7'si ise enerji hesapladıklarını söylemişlerdir. Kişilere kilo koruma yöntemleri sorulduğunda; ortalama günlük 1400 kalori tükettiklerini, enerjinin yağdan gelen oranının ortalama %24 olduğunu, fiziksel aktivite ile harcanan enerjinin ortalama günlük 400 kalori olduğunu söylemişlerdir. Kişilerin %48'i bisiklete binme, %25.6'sı aerobik egzersiz, %11.5'i tread-mill (koşu bandı) üzerinde koşma veya yürüme, %2.8'i ise sırt çantasıyla uzun yürüyüş gibi aktivitelerle enerji harcadıklarını söylemişlerdir. Ayrıca, kilo koruma için yaptıkları diyet sorulduğunda, kişilerin %92'si belirli besinlerin alınımını, %49.2'si besinlerin miktarlarını, %38.1'i ise enerjinin yağdan gelen oranını azalttıklarını söylemişlerdir.

Sonuç olarak, diyet ve egzersizle verilen kiloların yine aynı yöntemlerle uzun süre korunabileceği belirlenmiştir.

Uzman Diyetisyen
M. Turgay KÖSE


Kış aylarında beslenme

Kış mevsiminin etkisini iyice göstermeye başladığı şu günlerde hava sıcaklığının azalmasıyla birlikte grip, soğuk algınlığı, bronşit gibi pek çok hastalık pusuda beklemektedir. Bu durumda kış mevsimini sağlıklı geçirmek için bağışıklık sistemini biraz daha güçlendirmek gerekmektedir. Güçlü bir savunma mekanizmasının temelinde ise yeterli ve dengeli beslenme yer almaktadır.

Antioksidanlar, hücrelerdeki oksitlenmeyi önleyen maddeler olarak nitelendirilirler. Bunu vücuttaki bazı enzimleri artırıp, savunma mekanizmasını daha da güçlendirerek gerçekleştirmektedir. Bu sayede vücut direnci artmakta, böylelikle enfeksiyonlara yakalanma riski azalmakta, eğer hastalık oluşmuşsa daha kısa sürede atlatılmasını sağlanmaktadır.

Dünya Sağlık Örgütü bu dönemde vücut direncindeki azalmaya dikkat çekerek antioksidan etkiye sahip olduklarından A, C, E vitaminlerin, selenyum, çinko, magnezyum gibi minerallerin, omega - 3 ve omega - 9 yağ asitlerinin alımını artırmayı önermektedir. Tabi bu öğelerin besinlerden doğal olarak alınması gerekmektedir. Aksi taktirde hekim kontrolünde olmadan preparat kullanımı kansızlık, şiddetli baş ağrısı, sinirlilik, saç dökülmesi ve bulantı gibi birçok
yan etkiye yol açabilmektedir.

Gerek günlerin kısalması gerekse havaların soğuması ile birlikte fiziksel aktiviteler azalmaktadır. Lifli besinlerin tüketiminin de azalması sonucu kabızlık sorunu kendini göstermektedir. Bu nedenle kış mevsiminin vazgeçilmez yiyeceklerinden kuru baklagillerin, kepekli tahılların (esmer ekmek, bulgur, kepekli makarna / pirinç / erişte / un) ve özellikle C vitamininden zengin sebze ve meyvelerin tüketimine ağırlık verilmelidir. Günde 10 - 14 bardak su içilmesi de kabızlığı önlemeye yardımcı olacaktır. Kuşburnu, ıhlamur, adaçayı, zencefil, rezene, anason, kekik otu gibi bitki çaylarının da yaygın görünen kış hastalıklarına karşı olumlu etkileri bulunmaktadır.

Ayrıca kış mevsiminde güneş yüzünü daha az gösterdiğinden, D vitamini gereksinmesini karşılamakta sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu nedenle havanın güneşli olduğu günlerde 20 dakika kadar güneş ışığından direkt olarak yararlanmaya ve haftada 2 - 3 kere balık yenilmesine özen gösterilmelidir. Yazın olduğu gibi kışın da kızartma ve kavurma işlemlerinden kaçınmalı; haşlama, ızgara, buğulama veya fırında pişirme yöntemleri tercih edilmelidir. Sık sık ve azar azar beslenmek yine önem taşımaktadır. Böylelikle bir sonraki öğünde hem yavaş hem de az yemek yenilmesi söz konusu olmaktadır. Kış yaklaştıkça, vücudumuz ısı değişikliğine uyum sağlayabilmek adına harcadığı enerjiyi düşürür. Azalan fiziksel aktiviteye paralel olarak yağ ve şeker tüketimi de kısıtlanmalıdır.

Yemekler zaten yağ ile pişirilmektedir. Et, süt, yoğurt, peynir, yumurta ve yağlı tohumların içerisinde de yağ bulunmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta; kızartma ve kavurma işlemlerinden kaçınmak, ekmeğe yağ sürmemek, zeytinyağı bile olsa aşırı miktarda kullanmamaktır. Sonuçta 1 gram yağ 9 kkal. enerji vermektedir. Şeker açısından durumu değerlendirirsek; bazı şekerler besinlerde doğal olarak bulunurlar (meyvelerdeki fruktoz, sütteki laktoz, tahıllardaki nişasta gibi). Bazıları ise sonradan ilave edilirler (çay şekeri ve şeker içeren besinler). Dengeli beslenme çerçevesinde şeker ihtiyacı besinlerden doğal olarak karşılanmaktadır. O halde tatlı tüketiminden kaçınmak, yenildiği taktirde tüketim sıklığına ve miktarına dikkat etmek, lokma ve tulumba gibi ağır tatlılar yerine; sütlü ve meyveli tatlıları tercih etmek daha sağlıklı olacaktır.

Hızla ve tamamen kana karışan, rafine şeker içeren besinler kan şekerinde ani bir dalgalanmaya neden olur, böylelikle tekrar tatlı yeme isteği doğurarak bir kısır döngüye yol açarlar. Şeker tadından vazgeçemeyen, iştahını baskılayamayan, formuna önem veren bireyler ve aileleri için çok iyi bir alternatif olan yapay tatlandırıcıların şeker yerine kullanılması daha uygun görülmektedir. Tatlıların yapımında güvenle ve rahatlıkla kullanılabilecek olan bu yapay tatlandırıcıların enerji değeri yok veya göz ardı edilecek kadar düşüktür. Kan şekeri üzerinde de olumsuz etki yaratmamaları nedeniyle rafine şeker yerine tercih edilmeleri daha sağlıklı olmaktadır.

Tüm bu ilkelere ilave olarak mutlaka egzersiz yapılmalıdır. Dünya Sağlık Örgütü en çok tempolu yürümeyi önermektedir. Bunun dışında; bisiklete binme, yüzme, dans, aerobik, jimnastik tarzı kalbi çalıştıran sporlar da uygun görülmektedir. Haftanın 5 - 6 günü 45 - 60 dakika kadar egzersiz yapılması yeterli olacaktır. Amaç; metabolizma hızını düşürmemek, kış aylarını kilo almadan geçirmek, hatta verilen kiloların kalıcı olmasını sağlamak ve en önemlisi sağlıklı yaşama adım atmaktır.

Uzman Diyetisyen
M. Turgay KÖSE

20 Aralık 2008 Cumartesi

Dostunuzu düşmanınızı tanıyın

Dostunuzu düşmanınızı tanıyın Her pazartesi başladığınız diyetlerin bir türlü sonu gelmiyorsa ya da yılın yarısını aç gezdiğiniz halde etrafta dolaşan incecik kadınlara kıskanç gözlerle bakmaya devam ediyorsanız bu işin içinde sadece yanlışlık değil aynı zamanda diyetinizi sabote edici etkenler var demektir.

Hayatınızın yarısı çikolatalara imrenerek bakmakla mı geçti ya da her tatlı yediğiniz bir gün için üç gün pişmanlık duyduğunuz halde yine de değil bir kilo bir gram bile vermiyorsanız bu duruma bir son vermenin vakti geldi demektir. Diyetlerinizin işe yaramadığını düşünerek beslenme düzeninizi değiştirmeden önce derinlemesine bir araştırma yapmalı yanlışın nerede olduğunu öğrenmelisiniz.


1. Hızlı yemek
Hızlı yemek yemek kilo almanıza neden olur bu nedenle yavaş yemelisiniz. Yiyecekleri uzun süre çiğnedikten sonra yutmak, beynin vücuda giren besinleri kaydetmesine zaman tanımak anlamına geliyor. Bu şekilde tat alma duyusu da tatmin oluyor. Böylece doyduğunuzu anlamanızla, yemeye son vermeniz arasındaki zaman kısalıyor.

2. Teknoloji
Diyetlerinizin bir işe yaramamasının en büyük etkenlerinden biri hareketsiz yaşamdır. Eskiden bir arkadaşınızla görüşmek için belki de 10 ya da 15 dakika yürürken şimdi sadece mailleşerek görüşmüş kadar oluyor ya da internet üzerinden sohbet edebiliyorsunuz. Böyle olunca da hareket yerine oturmayı seçiyorsunuz.

3. Tatlandırıcılar
Kilo almamak için sürekli şeker yerine tatlandırıcı kullanıyor olabilirsiniz. Fakat yapılan araştırmalar yapay tatlandırıcıların alınan doğal kalori alımı konusunda vücudu kandırdığını ve bu nedenle de daha fazla şeker kullanma isteğini ortaya çıkardığını gösteriyor.

4. Sebzeler
Sebzelerinizi ve salata malzemelerinizi iyi yıkadığınızdan emin olmalı ve organik olarak yetiştirilmiş olanları seçmelisiniz. Hormonlu sebze ve meyvelerden uzak durmalısınız.

5. Yağ oranı düşük yiyecekler
Yağ oranı yüksek ve düşük yiyecekler arasında aslında sanıldığı kadar çok fark yoktur. Yoğurt, süt ya da peynirde bu oran önemliyken yağ oranı düşük bir kek yemekle yağ oranı yüksek olanı yemek arasında hiçbir fark yoktur.

6. Stres
Beyin, vücutta enerjinin azaldığını fark eder etmez açlık hissetmemize yol açan kimyasal maddeler salgılar. Bu kimyasal maddeleri salgılayan kısmı, aynı zamanda duyguları da kontrol eder ve sıkıldığımız veya kendimizi kötü hissettiğimizde hemen buzdolabına koşmamızın başlıca sebebi de budur.

7. Öğün atlamak

Her yemek yediğinizde metabolik hızınız iki saat içinde yüzde 20 - 30 artar fakat öğünleri atlarsanız metabolizmanız yavaşlar. Özellikle de kahvaltı yapmamak en büyük problemdir ve gece boyunca yüzde 5 yavaşlayan metabolik hızınız bir daha yemek yiyene kadar aynı hızda kalır.

8. Meyve suları
Früktoz seviyesi yüksek olan meyve suları iştahınızı açar. Bu nedenle taze meyve suyu içmek ya da meyve yemek çok daha yararlıdır.

9. Toksinler
Karaciğer vücudun yağ yakan organıdır ve eğer alkol gibi toksinlerle doluysa yakma işlemi için daha yoğun çalışarak çok enerji harcar ve yorulur. Bu nedenle içki içerken yağ ya da şekeri çok fazla tüketmemeye dikkat etmelisiniz.

10. Salata
Diyet yaptığınız için salata yemeyi tercih edebilirsiniz fakat salatayı dışarıda yiyecekseniz soslu bir salata yememelisiniz. Çünkü özel soslarla yapılan bu salataların kalori bakımında bir hamburgerden çok da farkı yoktur.

11. Doğumgününüz
Kış mevsiminde doğduysanız baştan kaybetmiş olma ihtimaliniz yüksek çünkü yapılan araştırmalar kış bebeklerinin obeziteye daha yatkın olduklarını gösteriyor. Bunun sebebi ise daha yavaş çalışan bir metabolizmaya sahip olmaları.

12. Doğum kontrol
Kadınların en büyük sorunlarından biri de doğum kontrol yöntemleri nedeniyle alınan kilolardır. Özellikle doğum kontrol hapları bazı kadınlarda iştah açarlar.

13. Uyku düzeni
Yapılan araştırmalara göre geceleri dört saatten az uyuyan kişiler daha çok uyuyanlara oranla daha fazla kilo alırlar. Çünkü yorgun bir vücut, normal günde yakılan enerjiyi yakamaz ve metabolizması yavaşlar. Bunun için her gün uykunuzu düzenli almaya dikkat etmelisiniz.

14. Evlilik
Yeni evli çiftler hep evlendikten sonra kilo aldıklarından şikâyet ederler. Bunun nedeni ise birlikte bir yaşam paylaşma sonucu herşeyi aynı anda yapma isteğidir. Fakat sözkonusu yemek olunca bu yanlıştır eşinizle aynı miktarda ya da aynı şeyleri yemeden de mutlu bir evliliğe sahip olabilirsiniz.

15. Tiroid sorunu
Sürekli yorgun hissediyorsanız, kilo almaya başladıysanız ve sürekli üşüyorsanız tiroidiniz tembelleşmiş olabilir. Bu da metabolizmanızın daha yavaş çalışmasına neden olur. Bunun için bir uzmana başvurun ve balık, fındık gibi yararlı besinler almaya dikkat etmelisiniz.


25 adımda yağları atın!

25 adımda yağları atın! Kilo verme işini gözünüzde büyütmeyin. Kolayca uygulayabileceğiniz bu yöntemlerle zayıflayabilirsiniz.

Kilo vermeye başlamak için ihtiyacınız olan tek şey 1 dakika! İşte aldığınız kalorileri azaltmak ve daha çok yağ yakabilmek için tam 25 tane öneri. Üstelik de uygulanmaları çok kolay. Yapmanız gerekense, bu önerileri günlük hayata geçirmek. Eğer hali hazırda diyet yapıyorsanız, bunları uygulayarak kilo vermenizi hızlandırabilirsiniz.

1. Karıştırın

Sevdiğiniz meyve suyunu maden suyuyla karıştırın. Bunu yaparken, normalde içtiğiniz meyve suyunun yarısını kullanacağınız için, aldığınız kaloriyi önemli miktarda azaltmış olursunuz. Hele de meyve sularının bolca tüketildiği şu sıcak yaz günlerinde.

2. Telsiz telefon kullanın

En yakın arkadaşınıza günün sıcak dedikodularını verirken, aynı zamanda da kalori yakmaya ne dersiniz? Çamaşırları yıkayın (68 kalori), masayı hazırlayın (85 kalori), ya da çiçekleri sulayın (102 kalori). (Bu değerler, 68 kiloluk bir kişi ve yarım saat üzerinden geçerlidir.)

3. Çiklet çiğneyin

Yakın zamanda yapılan bazı araştırmalara göre, tüm gün şekersiz (tatlandırıcılı/damla sakızlı) çiklet çiğnemek metabolizma hızınızı yüzde 20 oranında artırıyormuş. Biz araştırmacıların yalancısıyız!

4. Abur cuburların karşılığını nakit ödeyin

Ne zaman biri size abur cubur, ya da yememeniz gereken bir şey önerdiğinde kabul ederseniz, kenara bir 500 yüz bin lira koyup, bunu çocuğunuza, kardeşinize, ya da dilencilere verin. Paracıklar cebinizden eksilmeye başladığında, hayır demeyi de öğreneceksiniz.

5. Ambalaja dikkat edin

Ambalaj üzerlerini iyice okuyun. Çünkü kalori değerleri genellikle 100 gram üzerinden bildirilir. Oysa yediğiniz şey, 100 gramdan fazlaysa çok daha fazla kalori alıyorsunuz demektir.

6. Yürüyüşe çıkmadan önce yeşil çay için

Kafein yağ asitlerinin açığa çıkmasını sağlar. Böylece daha kolay yağ yakarsınız. Ayrıca yeşil çayda bulunan polifenoller (antioksidan bileşikler), kafeinle birleşerek yakılan kalori miktarını artırırlar. Ancak eğer yüksek tansiyonunuz varsa, bu öneriyi dikkate almayınız.

7. Yemeğinizi evden getirin

Dışarıda yemek genellikle daha çok kalori almanıza neden olur. Dışarıda bulmanın zor olduğu şeyleri evde hazırlayıp yanınızda getirebilirsiniz.

8. İlla da salata sosu istiyorsanız…

O zaman bu tarife göre kendi salata sosunuzu yapın. Çünkü bu sosta bulunan yağ miktarı 1.5 gr ve içerdiği kalori de sadece 20'dir.

• 1 çay kaşığı balsamik sirke
• Çeyrek çay kaşığı zeytinyağı
• 3/4 çay kaşığı dijon hardalı
• Çeyrek çay kaşığı yaban turbu

9. Kan testi yaptırın

Yaklaşık 12 kadından birinin tiroid bezleri yeterince iyi çalışmıyor ve bu da metabolizmayı yavaşlatan etkenlerden.

10. Suyu tercih edin

Meşrubat tercihinizi sudan yana kullanın. Yanınızda şişe bulundurmak faydalı olabilir.

11. Tat alma duyunuzu yanıltın

Öksürük için olan mentollü drajelerden bir taneyi ağzınızda eritmek, canınız bir şey çektiğinde, bu duyguyu köreltebilir.

12. Baharatları kullanın

Örneğin yediklerinize acı eklemek, daha uzun bir zamanda acıkmanıza yardımcı olabilir.

13. İçtiniz mi beyaz için

Su gibi, az yağlı sütün de doyurucu etkisi vardır. Üstelik kalsiyum açısından da zengindir ve tok tutar.

14. Salata malzemelerini doğramayın, dilimleyin

Salatanız, sadece yeşilliklerden oluşmak zorunda değil. Havuç, kereviz, kabak ve diğer sebzeler de kullanılabilir. Ama bunları ince ince doğramak yerine, büyük parçalar halinde kesin. Hem yemesi daha uzun sürer, hem de daha çok çiğnersiniz. Bu da daha çabuk doymanızı ve ana yemekten daha az yemenizi sağlar.

15. Bir dostunuzu arayın

Yalnız hissediyorsanız, kendinizi yemeğe vurmak yerine telefonu elinize almayı tercih edin.

16. Yediklerinizi yazın

Bu, neyi ne kadar yediğinizi bildiğiniz için, kendinizi kontrol etmenize yardımcı olur.

17. Uzaktan kumandayı emekliye ayırın

Uzaktan kumanda gibi aletler işinizi kolaylaştırmakla beraber, sizleri hareketsizleştirir.

18. Sprey yağları tercih edin

Böylece normalde kullandığınızdan çok daha az yağ kullandığınızı fark edeceksiniz.

19. Alırken küçüğünü tercih edin

Örneğin çikolata mı satın aldınız, bir bar yerine, bir paket almak demek, yüzde 44 daha fazla yemeniz demek. Riske girmeye gerek yok, küçüğünü alın, kaloriyi azaltın.

20. Yemeği pişirmeden önce ölçün

Makarna, pilav gibi besinleri yerken, miktarı kaçırıp daha çok yiyebilirsiniz. Oysa baştan yemeniz gereken kadarını ölçüp pişirirseniz, bu sorun ortadan kalkmış olur. Şöyle söyleyelim, 4 kaşık makarna ya da pilav, 1 dilim ekmeğe eşittir.

21. Aynasız yemek olmaz

Yemek yerken kendinize aynada bakmak, yüzde 22-32 daha az yemenizi sağlar.

22. Kutuyu açmadan önce bekleyin

Dondurma kutusunu açmadan önce, 10 mekikle, 10 şınav çekin. Bu hem atıştırma arzunuzu öldürebilir, hem de vücudunuzla sizi tekrar iletişime sokarak, amaçlarınızı size hatırlatabilir.

23. Çorbanız koyusundan olsun

İçinde büyük sebze parçaları olan çorba içen kişilere bakılacak olursa, hem daha çabuk doyuluyormuş, hem de yüzde 20 daha az yeniliyormuş.

24. Balık yemeyi ihmal etmeyin

Balık, son derece sağlıklı bir yağ tipi olan omega-3 yağ asitlerini içerir. Omega-3 açısından zengin balıklar, tonbalığı, uskumru, somon ve morina balığıdır. Diyet yapan kişilere bakılacak olursa, her gün balık tüketenler, diyetlerinde balık olmayanlara oranla yüzde 20 daha fazla kilo kaybetmişler.

25. Biraz da ilhama ihtiyacınız var

Bazen ihtiyacınız olan motivasyonu gene ancak kendiniz sağlayabilirsiniz. Bu nedenle hazırlıklı olun ve buzdolabı, mutfak kapısı, bisküvilerin durduğu dolap, ya da bilgisayar gibi yerlere sizi motive edecek yazılar yapıştırın. Örneğin: "Bir gofrete yenilmeyeceksin değil mi? Ne de olsa uzun bir yol katettin ve çok başarılı oldun."