vücut etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
vücut etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Aralık 2008 Pazartesi

DİYETİNİZİ SUÇLAMAYIN VÜCUDUNUZU DİNLEYİN


Herkesin vücut haritası farklıdır. Örneğin tiroit hormonu ya da demir eksikliği sorununuz varsa, herkeste mucizeler yaratan diyet, sizde hiç işe yaramayabilir.Evrende farklı din, dil, ırk ve kültürden gelen milyarlarca insan yaşamaktadır.

Kimi eş, kimi kardeş, kimisi arkadaş ya da akraba... Her biri farklı özellikler taşıyan farklı bireyler... Ancak bizleri ayıran belki de en önemli nokta, "genetik yapımızdır". Nasıl ki parmak izimiz bir başkasınınkinden tamamen farklı ise, vücut haritamız da diğerlerine göre farklılık gösterir.

Dolayısıyla herhangi bir diyet programına başlamadan önce kişinin beslenme hikâyesi dinlenmeli, sağlığı, yeme alışkanlıkları ve ailesindeki genetik rahatsızlıklar sorgulanmalıdır. İkinci olarak da belli klinik bulguların üzerinde durulması gerekmektedir. Bu bilgilerden hareketle, sağlıklı kilo kaybı ve kilonun korunmasında büyük ölçüde başarı sağlanabilir. Yani kişiye özel diyet reçetesi bu noktada çok önemlidir. Peki ya bunları ihmal edersek?

Kilo alıp vermemizde, vücudumuzdaki birtakım mekanizmalar önemli rol oynar. Bunların başında kan şekeri dengesi, kan depolarının düzeyi ve hormonal yapı (tiroit hormonunun işlerliği) gelmektedir. Bir kişi sağlıklı besleniyor ve buna rağmen kilo veremiyorsa sözünü ettiğimiz bu dengelerde sorun olabilir. İnsülin direnci, tiroidin iyi çalışmaması, düşük demir, B-12 düzensizliği, vücuttaki ödem, hormonlardaki düzensizliklere bağlı olarak kilo vermek zorlaşabilir.

İŞTE KİLO VERMEYİ ZORLAŞTIRAN SAĞLIK SORUNLARI

İnsülin direnci

İnsülin, kas ve yağ dokusunda glikozun kullanılmasını artırırken, karaciğerde fazla şeker depolanmasına yol açar. İnsülin direnci, insülin yokluğu demek değildir, vücutta insülin vardır. Hatta normal düzeyin üstünde salgılandığından şişmanlık da görülmektedir. Fakat kas, yağ, karaciğer dokusunda insüline karşı direnç vardır.

Megaloblastik anemi

B - 12 ve folik asit eksikliğinde oluşan anemidir. B - 12 ve folik asit, DNA gelişmesi için gerekli olan vitamin gruplarıdır. Bunların eksikliğinde DNA gelişimi yeterli olmaz, hücre yapılamaz. Kemik iliğinde alyuvar yapımı etkilenir ve anemiye yol açar. Bu alyuvarların ve bunların öncülleri normalden büyüktür; bunun için bu megalo ismi verilmiştir.

B - 12 sinir sistemi için gerekli bir vitamindir, eksikliğinde sinir sistemiyle ilgili sorunlar da çıkar. B - 12 ve folik asit takviyesiyle tedavi edilir.

Demir eksikliği anemisi

Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre hemoglobin değerinin erkeklerde 14gr / dl, hamile olmayan kadınlarda 12gr / dl'nin altına düşmesi, anemi olarak tanımlanır. Halsizlik, çabuk yorulma, baş ağrısı, baş dönmesi, çarpıntı, nefes darlığı, huzursuzluk anemiye ait genel bulgulardır. Demir eksikliğinde spesifik bulgular, tırnaklarda kolay kırılma, uzunlamasına kabarık çizgiler, düzleşme ve çukurlaşma, dil papillalarında düzleşme, yutma güçlüğü ve gastrik yakınmalardır.

Ödem

Ödem, vücutta sıvı birikmesidir. El ve ayaklarda, göz kapaklarında şişme görülür.

Ödem neden oluşur?

1. Böbrek hastalıkları,
2. Karaciğer hastalıkları,
3. Kalp hastalıkları,
4. Hormonal hastalıklar,
5. Damar tıkanıklıkları,
6. Nedeni bilinmeyen ödem: Genellikle genç - orta yaşlı bayanlarda görülür. Gerginlik, fazla kilo, karbonhidrat tüketimi, bol tuzlu diyet gibi nedenler ödeme yol açabilir. Tedavinin ilk şartı tuzu kısıtlamaktır. Doktor kontrolünde alınacak idrar söktürücü ilaçlar da şişlikleri azaltabilir.

Hipotiroidizm

Tiroit bezi boyunda yer alır, yaşamın ilk yılında beynin normal gelişimini sağlamada ve sonrasında gelişme sürecinde önemli rol oynar. Tiroit bezi, beynin enerji düzeyi metabolizmasında rol oynayan Tiroksin adlı bir hormon salgılar. Hipotiroidizm, bu hormonun yetersiz salgılanmasıdır. Tedavisi, L - Tiroksin maddesini içeren tiroid hapı ile yapılır.

Belirtileri nelerdir?

Halsizlik, çabuk yorulma,
Kalp atışlarının yavaşlaması,
Ses kalınlaşması, kısık sesle konuşma,
Kabızlık,
Terleme azlığı,
Guatr,
Adet düzensizliği,
Kas krampları.

Polikistik over sendromu

En sık 30 yaş altı kadınlarda görülen ve âdet düzensizliği, kısırlık, kıllanma, şişmanlık, kan şekeri düzensizlikleri ile yumurtalıklarda çok sayıda küçük kistler ile tanımlanmış bir hastalıktır. Hastaların yüzde 40'ı şişmandır.

Genetik faktörlerin rol oynadığı hastalığın temelinde hipofiz bezinden salgılanan LH ve FSH hormonlarının anormal şekilde salınması yatar. Bu dengesizlik sonucu her ay yumurtlama olmaz. Polikistik over hastalığı, üreme çağındaki kadınların yüzde 3-10'unu etkileyen bir sorundur. Yüksek östrojen düzeylerine bağlı olarak rahim kanseri riski oluşturabilir.

Kahvaltıyı sakın atlamayın

Kahvaltı yapmadan güne başladığınızda, kolesterol seviyenizin yükselmesine zemin hazırlarsınız. Kahvaltıyı atladığınızda, gün içersinde daha fazla kalori almaya eğilimli olursunuz, böylece kilo artışınız hızlanır.

Yeşil çay insülini de dengeliyor

Yeşil çay, içindeki EGCG (Epigallokateşin Gallat) adı verilen kimyasal madde sayesinde kanser hücrelerinin gelişmesini önlüyor. Ayrıca bu maddenin vücutta insülin dengeliyici özelliği bulunmaktadır.

Kansere karşı zeytinyağı

Zeytinyağında bulunan oleik asidin, meme kanseri tetikleyicilerinden olan bir genin harekete geçmesini engellediği ortaya çıktı.

Taylan Kümeli

21 Aralık 2008 Pazar

KİLO kORUMA

Obezitede diyet tedavisinin çeşitli amaçları vardır. Bunlar;

  • Vücut ağırlığını arzulanan düzeye indirmek: Arzulanan düzey ideal ağırlık veya idealin üzerinde bir ağırlık olabilir. Örneğin; 120 kg ağırlığındaki bir kişinin ideal ağırlığı 70 kg ise bu kişiyi ideal ağırlığa değil de 80 - 90 kg'a indirmek ilk hedef olabilir.
  • Besin öğesi gereksinimlerini yeterli ve dengeli olarak karşılamak,
  • Yanlış beslenme alışkanlıkları yerine doğru beslenme alışkanlıkları kazandırmak,
  • Vücut ağırlığı arzulanan düzeye geldiğinde tekrar kilo alımını engellemek ve sürekli bu düzeyde tutmaktadır.

Obezite tedavisinde ağırlık kaybetme ne kadar önemliyse kaybedilen ağırlığın korunması da o kadar önemlidir. Obez kişiler kilo kaybettikten sonra ağırlıklarını koruyucu programa alınmalıdır. Koruma programında amaç, uzun dönemde ağırlık kazanımını önlemek veya minimum olmasını sağlamaktır. Ağırlık kazanımı en az 2 yıl için en çok 3 kg olmalıdır. Ancak kaybedilen kiloların korunmasının zor olduğu bilinmektedir.

Ağırlık Kaybeden Kişi Neden Tekrar Kilo Alır?


Eğer kişi kilo kaybı tedavisi sırasında elde ettiği olumlu alışkanlık değişikliklerini bırakırsa, fiziksel aktivitesi artırarak kilo verdiyse ve tedavi sonrası bu aktiviteleri terk ederse, çok düşük enerjili diyet yaparak kilo verdiyse ve tedavi sonrası aldığı enerjiyi artırırsa, tedavi sonrası kilo koruma programına alınmazsa tekrar kilo alır.

Kilo kaybı tedavisi sonucu elde edilen kilo kayıplarının korunmasındaki başarısızlıktan biyolojik ve psikolojik faktörlerin karmaşık bir etkileşimi sorumlu olabilir. Kilo kaybı adaptif termojenez ve adipoz doku lipoprotein lipaz üretiminin artması gibi fizyolojik mekanizmaları tetikler. Eğer kişi azalmış enerji alımı ve/veya artmış enerji harcamasına yönelik hayat tarzını benimsemezse kilo kaybının korunması zorlaşır.


Kişiler Ne Zaman Kilo Koruma Programına Alınmalıdır?

  1. Eğer kişiyi ideal vücut ağırlığına getirmek için yaklaşık %10 ve daha az ağırlık kaybı gerekiyorsa ideal vücut ağırlığına gelindiğinde kilo programı uygulanabilir.
  2. Eğer kişiyi ideal vücut ağırlığına getirmek için yaklaşık %10'dan daha fazla ağırlık kaybı gerekiyorsa %10'luk ağırlık kaybı oluştuktan sonra kilo koruma programı uygulanabilir. Bu %10'luk ağırlık kayıpları bile obezitenin oluşturacağı sağlık sorunlarını önlemede yararlı olabilir. Eğer her obez için ideal kiloya inmek hedeflenirse kişi tedavi bitmeden zayıflama programını terk edebilir.

Genellikle düşük enerjili diyetler ile ilk 6 ayda %5'lik ağırlık kayıpları oluşur. Eğer diyet tedavisine davranış tedavisi ve fiziksel aktivite de eklenirse bu kayıplar %10'a kadar çıkar.

Kilo korumaya alınma zamanı ile ilgili bir başka görüş de, ideal ağırlığa inmek için %10'dan daha fazla ağırlık kaybetmeleri gereken kişilerin mümkün olduğunca maksimum ağırlık kaybı oluştuktan sonra kilo koruma programına alınmalarıdır. Obez kişiler kilo kaybı tedavisinde ne kadar uzun süre kalırlarsa o kadar uzun süre kilo kaybı için gerekli davranışlara bağlı kalırlar.

Yapılan bir çalışmada kilo kaybı tedavisinin 20. ve 40. haftası arasında, yani uzamış tedavi durumunda, kilo kayıplarının ortalama %35 daha fazla olduğu, 40. hafta sonunda terapistlerle ilişki kesildiğinde geri kilo alımlarının olduğu gösterilmiştir. Sonuç olarak, obez kişilerin uzun dönem tedavi sırasındaki yoğun katılımı sonunda fazla öğrenmenin oluştuğu, kaybedilen kiloların kendi kendine başarılı bir şekilde kontrolünün ve korunmasının sağlandığı görülmüştür. Buna benzer sonuçların olduğu çalışmalar vardır.




Ağırlığı Koruyucu Diyetler Nasıl Olmalıdır?

  1. Kilo kaybı için enerjisi sınırlı diyetler başarılı olurken kilo korumada ise miktarı sınırlandırılmadan (ad-libitum) verilen düşük yağlı diyetler daha başarılı olmaktadır. Yapılan çalışmada düşük enerjili diyetle ortalama 13.6 kg kaybeden kişiler rastgele iki gruba ayrılmışlardır. Birinci grup düşük yağlı ad-libitum bir diyet alırken, ikinci grup düşük enerjili karışık bir diyet almışlardır. Bir yıl sonunda, her iki grupta da ağırlık kazanımı çok az olmuştur. Ancak, 2 yıl sonunda, düşük yağlı ad-libitum diyet alan grupta ağırlık kazanımı ortalama 5.4 kg olurken düşük enerjili karışık diyet alan grupta ise ağırlık kazanımı ortalama 11.3 kg olmuştur.
  1. Kilo kaybını sağlarken enerji sınırlaması fazla olmayan (en az bazal metabolizma düzeyinde) diyetlerle kişiler uzun zamanda zayıflatılmalıdır. Bu şekilde zayıflayan kişiler daha sonraki yaşantılarında daha çok yiyerek ve daha uzun süre kilolarını koruyabilirler. Aksi taktirde, alınan enerjinin azlığı oranında bazal metabolizma hızı da azalır.

Ağırlık kaybı sırasında oluşan bazal metabolizma hızındaki azalma için açıklanan 2 etken vardır. Bunlar; vücut kitle kaybından olduğu tahmin edilen enerji gereksinmesinde bir azalma ve yağ oksidasyonu için kapasitenin azalmasıdır.

Kilo Korumada Başarı Nasıl Anlaşılır?

Başarılı bir kilo korumada gerekli yöntemlerin daha iyi anlaşılması içi, kilo verme ve korumada başarılı olmuş kişilerin incelemek gerekir. Bu kişiler incelendiğinde kilo verme ve korumada; düzenli fiziksel aktivitenin, kendi kendini izlemin ve diyete uymada sorunlarla baş etme becerilerinin önemli olduğu belirlenmiştir.

Yapılan bir çalışmada, Ulusal Kilo Kayıtları'nda seçilebilir olan (seçilebilirlik kriterleri: >18 yaş, >13.6 kg ağırlık kaybı, >1 yıl kilo koruma) ortalama 30 kg kaybetmiş ve 5 yıl içinde en az 13.6 kg'lık kilo kaybını korumuş 629 kadın ve 155 erkek, toplam 784 kişi çalışmaya katılmıştır. Bu kişilere kilo verme yöntemleri sorulduğunda, %55'i profesyonel bir yardımla, %45'i ise kendi başlarına kilo verdiklerini söylemişlerdir. Ayrıca, bu kişilerin %89'unun diyetle beraber fiziksel aktivite de yaparak kilo verdikleri belirlenmiştir. Bu kişilere kilo verirken yaptıkları diyet sorulduğunda; %87.6'sı belirli besinlerin tip ve sınıflarını, %44.2'si besinlerin miktarlarını, %33.1'i yağdan gelen enerjiyi sınırlandırdıklarını, %43.7'si ise enerji hesapladıklarını söylemişlerdir. Kişilere kilo koruma yöntemleri sorulduğunda; ortalama günlük 1400 kalori tükettiklerini, enerjinin yağdan gelen oranının ortalama %24 olduğunu, fiziksel aktivite ile harcanan enerjinin ortalama günlük 400 kalori olduğunu söylemişlerdir. Kişilerin %48'i bisiklete binme, %25.6'sı aerobik egzersiz, %11.5'i tread-mill (koşu bandı) üzerinde koşma veya yürüme, %2.8'i ise sırt çantasıyla uzun yürüyüş gibi aktivitelerle enerji harcadıklarını söylemişlerdir. Ayrıca, kilo koruma için yaptıkları diyet sorulduğunda, kişilerin %92'si belirli besinlerin alınımını, %49.2'si besinlerin miktarlarını, %38.1'i ise enerjinin yağdan gelen oranını azalttıklarını söylemişlerdir.

Sonuç olarak, diyet ve egzersizle verilen kiloların yine aynı yöntemlerle uzun süre korunabileceği belirlenmiştir.

Uzman Diyetisyen
M. Turgay KÖSE


15 Aralık 2008 Pazartesi

Kalıcı güzelliğin sırları

Yenilenmek, tazelenmek ve kalıcı bir güzelliğe sahip olmak o kadar da zor değil. ABD’de kendi alanlarında 5 uzmanın hazırladığı ve büyük ilgi gören “New Life” adlı çalışmada belirtilen teknikleri uygulayarak siz de yeni, taze ve kalıcı güzelliğe sahip olabilirsiniz.

ABD’li uzmanlardan müthiş bir çalışma. Her kadının bakımlı olması gerektiğini belirten ve güzellik uzmanı, psikolog, spor eğitmeni, estetisyen ve antiaging hocasından oluşan bulunduğu 5 kişi, 4 yıl süren araştırmalar sonucunda “New Life” (Yeni Hayat) adlı bir çalışmaya imza attı. Yepyeni bir güzelliğe kavuşmak isteyen kadınların, ABD’de müthiş ilgi gören bu çalışmayı eksiksiz yerine getirmeleri yeterli olacak. Herkesin rahatlıkla uygulayabileceği programda, cilt bakımından estetik operasyonlara, makyaj sırlarından spor egzersizlerine kadar birçok öneri var. Ayrıca anti-aging (geriye yaşlanma) konusunda ve sağlıklı beslenmede de kadınların güzelliğine güzellik katacak bilgiler, bu çalışma kapsamında bulunuyor.

EgzersizABD’de birçok kadının bu program sayesinde güzelliğine güzellik kattığını belirten uzmanlar, “Yeter ki, sadece ve sadece onlar için hazırlanan bu çalışmayı dikkatle uygulasınlar. Aynanın karşısında kendisine aşık olmak isteyen kadınlar için, yaklaşık 4 yıl çalıştık. Bir süredir uygulanan formül, ABD’deki bayanlardan tam not aldı” dedi. Gün boyu yapılması gereken, “New Life” programı, uygulanmaya başlanılan ilk günden itibaren etkisini gösteriyor. Genelde iş kadınlarının tercih ettiği bu program, ev hanımları içinde tavsiye ediliyor.

İnce detaylar tamam
Güzelliğine güzellik katmak isteyenler için ilk çalışma egzersiz programı: Farklı tarzları bir araya getiren füzyon yaklaşımı, yemek ve giyimden sonra sporda da moda oldu. “New Life” programının ilk etabını oluşturan bu çalışmada, aerobik ile bisiklet, step ile esneme yapılıyor. Ancak, “Bunları evde yapma şansım yok” diyenler için de bir program bulunuyor. İşte yapmanız gerekenler:

Geniş bir yer bulun
Evinizin salonunda geniş bir yer ayarlayın. Yere uzanın, kollarınızı başınızın altında birleştirin. Sonra, sol bacağınızı hafifçe bükerek sağ bacağınızı onun üzerine atmaya çalışın. Vücudunuzun üst kısmını sağ dirseğiniz sol dizinize değecek kadar hafif hafif yukarı doğru kaldırın. Tekrar eski pozisyonunuza geri dönün. Bu hareketi 15 kez yavaş yavaş tekrarlayın. Daha sonra aynı egzersizi diğer bacağınızla yapın. Bu hareketleri uygularken, vücut kaslarınızı fazla zorlamamaya dikkat edin.

Göğüslere dikkat
Dik bir şekilde durun, dizleriniz hafifçe bükülü olsun. Dirseklerinizi göğüs hizasında olacak şekilde birleştirin ancak kendinizi fazla zorlamayın. 1 kg. ağırlıkla çalışmanız gerekiyor. Dirseklerinizi birbirinden ayırmadan kollarınızı öne doğru kaldırın, sonra yine göğüs hizasına getirin ve yavaş yavaş aşağıya indirin. Aynı hareketi en az 15 defa tekrarlayın.

Sırtınız forma girmeli
Dizleriniz hafifçe bükülü olacak şekilde dik olarak durun. Kollarınızın başınızın iki yanı da dik bir açı oluşturmasına dikkat edin. Dirseklerinizi de dışarıya bakacak şekilde açmayı unutmayın. Şimdi kollarınızı göğüs hizasında birleştirin ve açın. Kollarınızı aşağıya sarkıtmamaya ve kollarınızın üst kısımlarının yere paralel olmasına dikkat edin. Bu egzersizi 15 kez tekrarlayın.

Kalçanıza özen gösterin
Üzerinde durduğunuz bacağınızı dizinizden hafifçe bükün, diğerini ise ayak parmak uçlarınız yere bakacak şekilde geriye doğru yavaş yavaş uzatın. Karnınızı ve kalçalarınızı gererken, kollarınızı hafifçe geriye doğru itin ve vücudunuzun yakınında kalmalarını sağlayın. Gerideki bacağınızı gergin bir şekilde yavaşça yukarı kaldırın. Sonra eski pozisyonunuza döndürün.

2. gün
Her iki elinize 1 kg ağırlığında dambıl alın… Dizlerinizi kırmadan, bedeninizin üst kısmının yerle 90 derece açı yapın. Ağırlıklarla beraber dirseklerden kırıp, bel hizasına kadar kaldırın. Hareketi, 12 kez olmak üzere 2 set tekrarlayın.